Sosyal medyada kişilerin alışkanlık haline getirdiği bir kısım paylaşımlar onların ruh yapıları hakkında
bize oldukça değerli bilgiler veriyor. Önce siyasetçilerden başlayalım. Tabi burada onların görev gereği
yaptığı paylaşımları konumuzun dışında tutmak gerek. Örneğin onlar iktidardaysa yapmış oldukları
işleri ballandıra ballandıra anlatırlar, bu arada bire bin katarlar. Bu ise onların karakter itibarıyla
yalancı olduklarını göstermez. Meslek hastalığı der, geçeriz.
Bir kısmı ise karşı tarafa sövüp sayar, onlar hakkında olmadık yalanlar uydurup bunları kamuoyuyla
paylaşır. Bu da meslek icabıdır. Adamlarla karşı karşıya geldiğinizde o kaleminden kan damlayan insan
gitmiş, yerine saygılı kibar birisi gelmiştir.
Fethiye gibi küçük çevrelerde siyaset yapan insanların yapmış olduğu faklı türden yayınlar da vardır.
Bazıları birlikte oturup çayını kahvesini içtiği insanlarla çekilmiş fotoğraflarını paylaşmayı çok sever.
Bunun amacı da bellidir; Ben herkesi tanıyorum, herkesle arkadaşım anlamına gelir. Çoğunluk ise
katıldıkları düğün ve cenaze fotoğraflarını paylaşırlar. Ben her vatandaşa saygılıyım, onları mutlu
veya üzüntülü günlerinde yalnız bırakmadım demek isterler. Gerçekte içlerinden ne geçer, bilinmez.
Bir grup siyasetçi ise katıldıkları kurul toplantılarının cansız resimlerini paylaşırlar. Burada amaç
bellidir Bak, biz çok çalışıyoruz anlamına gelir. Bazıları ise gerçekten çalışır. Önemli güncel konuları
gündeme getirerek vatandaşın tartışmasına sunarlar. Bizce yaptıkları hizmet kapalı kapılar arkasında
usulen yapılan toplantılardan daha yararlı olmaktadır. Böylelikle toplum çoğu konularda görüş
oluşturmak fırsatını bulur.
Siyasetçiler konuşa dursun ticaret erbabı da sosyal medyadan yararlanır. Artık ben bunu satıyorum,
yok mu alan şeklinde reklamın modası geçmiştir, ilgi çekmez. Onun yerine sattığın, ya da ilgilendiğin
şeyin resmini paylaşırsın. Örneğin tekneciysen hergün farklı bir deniz manzarası resmi yayınlarsın. Tur
operatörü isen ören yerlerini paylaşımlarında sıralarsın. Biber üreticisiysen ekranı biber resimleriyle
doldurur, müşteri çekmeye çalışırsın. Bu da yetmezse biber piyasasını tartışmaya açar, çeşitli tarım
ilaçlarının etkilerini de anlatmayı unutmazsın. Bazıları da açık açık iş yerlerinin reklamını yaparlar.
Sözümüz onlara değil.
Bir kısım paylaşımlar var ki bunları yapanların amaçlarını anlamak kolay görünmüyor. Büyük bir
olasılıkla karmaşık ruh halleri davranışlarına yansıyor ve bu görüntüler oluşuyor. Örneğin birisi
kaynanasını ziyarete gittiğini ve kocakarının kendisine kahve ikram ettiğini paylaşır. Bunu bir kere
yapsa kadıncağızın gönlünü almak için yaptı dersiniz, olur biter. Ama bakarsınız bu bir alışkanlık haline
gelmiştir. O zaman bu adam bunu neden yapıyor.
Bir bölük insan ise yediğinin, içtiğinin resimlerini yayınlamaktan zevk alıyor. Afiyet olsun, gözümüz
yok. Ama yiyen sen, doyan, ya da doymayan da sen. Parasını da biz ödemiyoruz. O halde bize ne
bütün bunlardan. Bir de bunları yiyemeyen, resimlere bakıp iç çekenler olduğunu da düşün. Amacın
ne bu işi yapmaktan.
En ilginci ise eşinin yalnız veya birlikte çekildiği resimleri paylaşmaktan zevk alan insanlar. Olur, insan
bir kere eşe dosta göstermek için ailesinin resmini paylaşır. Bunu alışkanlık haline getirmekteki amaç
ne olabilir ki? Bu resimleri herkese göstermekte farklı bir amaç olmadığını düşündüğümüzde insanın
aklına şu soru geliyor. Acaba bu insan ben çok yakışıklı bir erkeğim, bakın bende var, sizde yok
şeklinde bir bilinç altı sorunla mı boğuşuyor?
Dedik ya, insanları anlayabilmek için yaptıkları paylaşımları bir psikolog gözüyle incelemekte yarar
var.