Emperyalizmin Dini Yoktur
Keşifler yapılıp, özellikle İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerinde yoğun bir sermaye birikimi oluşunca paranın sahipleri önce kiliseye hücum ettiler. Onu yıkmanın mümkün olmadığını görünce yeni bir din icat edip adını da Protestanlık koydular. Amaçları, karşılarında kendilerine engel olabilecek hiçbir örgütlü güç bırakmamaktı.
Şimdi de olduğu gibi o devirlerde de sermayenin kontrolu Yahudilerin elindeydi. Kilise bir ölçüde susturulmuştu. Şimdi sıra büyük imparatorluklara gelmişti. Çoğunlukla İngiltere'de üs tutan bu sermaye lobisi karşılarında büyük devlet gücü de istemiyorlardı. İmparatorluklar parçalanmalıydı. İşe önce Fransa'dan başladılar. Fransız ihtilali sadece krallığı yıkmakla kalmadı, emperyalizmin ideolojik temellerini de oluşturdu. İhtilalciler bu sefer kiliseyi kendilerine bağlamakla yetinmediler, dini bütünüyle ortadan kaldıran laiklik diye bir sistem ortaya çıkardılar.
Bu sırada Çin, Hint ve Osmanlı kurban olarak sıraya kondu. İngilizler Hindistanı kolaylıkla ele geçirdi. Çin ise 20. yüzyıl başına kadar direndi. Osmanlıyı yıkmak da yaklaşık 150 yıl aldı. Önce Yunanlılardan başladılar. Yunanistan'ı Osmanlı'dan koparttılar. Ermenilere de el attılar. Ama Ermeniler hem coğrafi durumun elverişsizliği, hem Rus rekabeti, hem de bir kısım Ermenilerin Osmanlıya bağlılığı nedeniyle kolaylıkla devletten kopamadılar. Sırada Araplar vardı. Ama Araplar Müslümandı ve Türklerle din birliği oluşturuyorlardı. O halde öncelikle bu birlik parçalanmalıydı. 18. yüzyılda mezhepsel nedenlerle halife ile arası açılan Vehhabilere el attılar. Onların takipçisi olan Hicazlı Suud ailesiyle iş birliği yapıp Osmanlı'ya karşı kışkırttılar. Bu kavga Hicazlı Arapların Suud ailesi ve Mekke Emiri Şerif Hüseyin önderliğinde padişaha karşı ayaklanıp I. Dünya Savaşında Osmanlı Ordusu karşısında İngilizlerin yanında yer almasıyla devam etti. Sonunda Türkler bu olay bahane edilerek Araplarla düşman hale getirilmeye çalışıldı.
Emperyalistler Osmanlı'yı parçalama çabalarında Türkler arasında da kendilerine sağlam müttefikler buldular. 19. yüzyıldan başlayarak bir kısım Türk aydını devletin geri kala nedeni olarak İslam dinini görmeye başladılar. Onlara göre ülke sorunlarının temelinde İslam dini yatıyordu. Bundan kurtulup Batılılar gibi yaşamaya başlarsak herşey düzelecekti. Batı'yı arkasına alan bu ekip Ermeniler ve Siyonistlerle iş birliği yapıp Abdülhamit'i devirdi. Daha sonra da Cumhuriyetin kuruluşunda aralarındaki bölünmelere rağmen etkin oldu.
Aynı zihniyet bu gün de içimizde yaşıyor. Ortadoğuda yaşayan Türk, Arap ve Kürtleri birbirileriyle kavgalı hale düşürmek için elinden geleni yapıyor. Emperyalistler Kürtlere gidip "Sizin atanız Asurlulardır. Siz onların asil torunlarısınız. Bırakınız Türklere ve Araplara köle olmayı" diyorlar. Özellikle de Kürtleri İslam'dan koparmaya çalışıyorlar. Araplara gidiyorlar "Osmanlı sizi yıllar boyu sömürdü" diye konuşuyorlar. Türklere ise " Araplar sizi Filistin'de arkadan vurdu" propagandasını yapıyorlar.
Bu zihniyet CHP yeni genel başkanı Özgür Özel'in ağzında "Hamas bir terör örgütüdür" biçimine dönüşüyor. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un ağzında "Kupa maçını Suudi Arabistan'da oynamayalım" oluyor. Kendisini milliyetçi diye pazarlayan ama Batı'ya hizmet eden bir kesimin ağzında ise "Suriyeliler gitsin" diye güç buluyor.
Amaç kavga, karışıklık, kan. Bu kan Batı'yı besliyor. Bu onun tek gıdası. Ortadoğu giderse Batı'nın zenginliği yok olur. Bir varil petrol maliyeti 10 dolar. Petrolun piyasa satış fiyatı 70-100 dolar arasında değişiyor. Aradaki korkunç kar petrol şirketleri ve bir kısım Arap yöneticileri tarafından paylaşılıyor.
Ya Türkiye güçlenirse. Ya Suriye, Irak ve Filistindeki Araplar ve Kürtler Türkiyenin öncülüğünde Batı'ya baş kaldırıp bu petrol bizim, gidin kendi memleketinize derlerse. Ya İsrail'de aklı başında bir yönetim gelir, Yahudiler Araplarla barış yaparlarsa diye ödleri kopuyor. Kavga olmazsa sorarlar, uçak gemilerini neden gönderdin, askeri neden Yunanistan'a yığdın diye. Yoksa İsrail'i, Yahudileri korumak, bunlar işin reklam yüzü.