Geçtiğimiz gün Türklerin Anadolu'ya girişini simgeleyen Malazgirt zaferinin yıldönümü kutlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Ahlat ilçesi yakınında yapılan bu kutlamada önemli bir konuşma yaptı. Buna
karşılık başta CHP olmak üzere muhalefet partileri Malazgirt kutlamalarına sessiz kaldılar, hatta
güneydoğuda Göbeklitepe denilen yerde yapılan ve bundan 4-5 bin yıl öncesini aydınlatan bir kısım
arkeolojik bulguları ön plana çıkardılar.
Bu çelişkinin nedenlerini anlayabilmek için Lozan anlaşmasının özüne bakmakta yarar var. Bu
anlaşmanın sınırlarımızı yasallaştırmak, Yunanistanla olan ilişkilerimizi düzenlemek yanında önemli bir
özelliği vardı. Buna göre Türkiyenin eski Osmanlı topraklarındaki halk üzerinde hiçbir siyasi ve idari
yetkisi kalmıyordu. İngilizler açısından bu Afrika ve Ortadoğudan yani İslam dünyasından kopmamız
anlamına geliyor, Ruslar açısından da Türk dünyasından kopmamız anlamına geliyordu. Yeni kurulan
Türkiye Cumhuriyetinin laik yapıda olduğu ve 1400 yıllık Türk-İslam tarihini görmezden geldiği de
düşünüldüğünde Türk kültürü açısından bir açmaz ortaya çıkıyordu.
Tarihimizden 1400 yılı sildik, Ruslarla aramız bozulmasın diye İslamiyet öncesi Hunlar, Göktürkler gibi
Türk tarihini de görmezden geldik; o halde bize yeni bir tarih, yeni bir geçmiş gerekiyordu. İşte bu
tarih devletin zorlamasıyla uyduruldu. Şöyle ki bir zamanlar Anadoluda hüküm sürmüş tüm
medeniyetlerin bir şekilde Türklerin atası olduğu konusunda bir söylem oluşturuldu. Böylelikle hem
Türklere bir tarih bulundu, hem de Anadolunun esas sahibi biziz diyebilmek için bir gerekçe
yaratılmaya çalışıldı. Hititler, Sümerler hatta Romalıların atası olarak bilinen Etrüsklerin Türk olduğu
hikayeleri ortada dolaştırılmaya başlandı. Bazı Sümerce sözcüklerin Türkçe ile olan benzerlikleri
abartılarak, Türkçe Sümerceden geliyor hikayeleri ortaya atıldı.
Tarih kitaplarımız Hititlerin ve Sümerlerin hikayeleri ile dolduruldu. Ben ilkokul, ortaokul ve lisede
Hitit kralı Suppiluliuma denilen adamın ismini üç sefer ezberlemek zorunda bırakıldım. Daha da ileri
gidildi 1930 larda devletin aldığı yolcu vapurlarına eski Anadolu uygarlıkları ile ilgili isimler konuldu.
Örneğin Kadeş- Hititler ile Mısırların arasında yapılmış bir savaş, Etrüsk-eski Romalıların dedeleri,
Trak- Eskiden Rumelide yaşamış bir kavim, Marakaz, Sus, Tırhan- Bu üç ismin ne anlama geldiğini
bulamadım, bilen varsa söylesin.
Bu kadarı işin kültür boyutu, bir kenara bırakalım diyelim. Ama iş bununla bitmedi Müslümanlar birlik
olsun demek yasaklandı. Meşhur 163. madde ile yıllar boyu inananlara kan kusturuldu. Bu da yetmedi
Türkler birlik olsun demek de yasaklandı. Turancılık suçlaması ile başta Alpaslan Türkeş olmak olmak
üzere nice insan tabutluklarda işkence gördü.
Çok şükür, o günleri geride bıraktık. Artık Türk Birliği örgütü İslam Ülkeleri Örgütü gibi örgütlere
katılıyor hatta devletçe öncülük edebiliyoruz. Fakat kültürümüz üzerindeki baskılar henüz bitmedi. Bir
taraftan Göbeklitepe kazılarını bahane ederek Türklerin atası Mezopotamyadan çıktı masalını
anlatmaya devam ederken bir taraftan da Türklerin hepsi Müslüman değildir diyerek eski Tengrici
şaman kültürünü yüceltme çabaları içine giriyor bazıları. Bir kısmı da vatandaşlar arasına düşmanlık
tohumları ekmek için ilginç bir yöntem buldular. Masum görünen oyunlarla tarihi kişilikleri
birbirleriyle kavga ettiriyorlar. Bunların başında ise Atatürk ile Abdülhamit Han geliyor. İstanbul
Havalimanının ismi konmadan önce bunlar yeni havalimanı için bir anket tertiplediler, Atatürk mü
olsun, yoksa Abdülhamit mi. Akılları sıra milleti bu yolla kavga ettireceklerdi. Devletimiz uyanık
davrandı ve İstanbul havalimanı ismini vererek bu olası kavgayı önledi. Ama hevesleri devam ediyor,
her gün birkaç tarihi kişiyi birbirine düşürme tezgahları kuruyorlar.
Şimdi de Malazgirti yok sayıp tarih öncesi devirlerde kaybolup gitmemizi öneriyorlar. O zaman
soralım, Malzagirtin ismi Cumhuriyet öncesi Manzikert idi. Bu sözcük Ermenice kökenli. Bizimkiler
bunu değiştirmişler Malazgirt yapmışlar. İyi de yapmışlar. Şimdi soralım, Ermenice Anadolunun eski
dillerinden biridir. Acaba onun kökeni de Sümerce aracılığı Türkçe olmasın? Biraz ciddi olalım
arkadaşlar.