Geçtiğimiz cumartesi günü Fethiye'de sıcaklık 44 derece olarak ölçüldü. Bu rakama her yıl rastlamıyoruz. İçinde bulunduğumuz hafta ise 41 dereceleri göreceğimiz gibi önümüzdeki hafta sonu yeni bir rekor denemesi var. Bakalım ne olacak.
Konu sıcak olduğuna göre sıcaktan nasıl korunuruz sorusu öne çıkıyor. Birinci kural belli, sıcaktan kaçacağız. Mümkünse yaylaya, serin yerlere gideceğiz. Serinliyoruz düşüncesiyle deniz kenarına gitmek akıllıca bir çözüm değil. Suyun içinde kaldığımız süre dışında sıcak bize daha fazla etki edecektir. Ayrıca denize ulaşmak için yolda çile çekmek de var.
Ama çoğumuz iş icabı şehirde bulunmak zorundayız. O halde 10-16 saatleri arasında güneş altında çalışmak, sokakta bulunmaktan kaçınalım. Dışarıdaki işlerimizi bunun dışındaki saatlerde yapalım.
Giysilerimiz çok önemlidir. Bol ve rahat olmalıdır. Kravat, ceket gibi gereksiz şeylerden uzak duralım. Siyah renk kesinlikle yasak . Koyu renkler güneşin ışığını toplar ve ısı olarak bedenimize verir. Bun karşılık özellikle beyaz renk güneşin tüm ışınlarını geri yansıtır. Çöl Arapları bunu asırlar önce keşfetmiş ve beyaz entari giymektedir.
Bazı gençlerimiz oda olsun diye dar blucin giyiyor. Bu da yasak. Dar blucin üreme sistemimizle de ilgili. Uzun süre sıcak havada giyildiğinde erkeklik organı üzerinde baskı yapıyor. Adam kırk yaşına gelmeden doktora koşuyor "Doktor bey, bana ne oluyor" diye. Urfalıların şalvarındaki etek gibi kısmın neye yaradığını düşündünüz mü hiç?
Yeme, içme çok önemli. Bol su içeceğiz, sulu gıdalar, bol meyve yiyeceğiz. Sindirimi zor yağlı yemeklerden uzak duracağız. Alkol tümüyle yasak. Fazla yoğun tatlılardan da uzak duracağız. Sıcak havalarda sürekli terleme nedeniyle vücut mineral ve vitamin kaybına uğrar. Bu nedenle ara sıra tüm vitaminleri bir arada bulunduran haplarla takviye yapacağız. Magnezyum ve potasyum haplarını da unutmayalım.
Konutlarımız da sıcaktan korunmak açısından çok öne taşıyor. Eski konutlarımız, özellikle köy ve kasabadakiler, uzun yılların verdiği bir bilgi birikimi ile soğuk ve sıcaktan korunaklı olarak yapılıyordu. Ama şimdiki konutlarda mimar açıyor bir Avrupa dergisini, rengi ve şeklini uygun bulduğu binayı Fethiye'nin ortasına konduruyor. "Trend" olduğu için de morg müdürlüğü gibi koyu gri renge boyuyor. Bu da yetmiyor binanın her yerine gereksiz beton formlar yerleştiriyor. Hem sıcağı topluyor, hem de betonun ısı kapasitesi yüksek olduğu için çabuk soğumuyor. O halde inşaatları kesinlikle beyaz dışında başka bir renge boyamayacağız. Beton yapıları taşıyıcı unsur olarak gerekmediği sürece kullanmayacağız. Bunun yerine ısı kapasitesi daha düşük malzemeyi tercih edeceğiz. Binalarımız mutlaka çatılı olacak. Çatı koymadığımız yere ise enerji panelleri yerleştirip sıcak su, mümkünse elektrik elde edeceğiz.
Bahçe tanzimi çok önemli. Bizim uzmanlar bu konuda da Avrupa dergilerinden başlarını kaldıramıyorlar. Evin kuzeye bakan tarafına çam ağacı dikeceğiz. Yaz kış yapraklıdır. Kışın evi korur. Güney cephesine ise yapraklarını döken ağaç türleri dikeceğiz. Yazın gölge yapar, kışın yapraksız olduğu için güneşten yararlanmamızı sağlar. Sağa sola cüce çalılar dikmekle bahçe tanzimi olmaz.
Su ve elektrik tüketimine dikkat. Suyu boşa harcamayalım, gerçi Fethiye için sorun yok, biz kullanmasak boşa akıp gidecek ama üst katlarda oturanlar ve yüksek semtlerde yaşayanlar için bu çok önemli. Şebeke yetmediği için su kesintileri olduğunu duyuyoruz. Dikkat edelim.
Elektrik tüketimi çok önemli. Sıcaklığın 40 dereceyi aştığı şu günlerde bütün klimalar devreye giriyor. Elektrik şebekesi bu kadar yüksek bir tüketime göre tasarlanmadığından arada bir sigorta atıyor ve cereyan kesiyor. Bizimkiler başlıyorlar "Yaktın bizi AYDEM". Biz bir şehrin elektrik şebekesi planlanırken bir yıl içinde en fazla on gün karşılaşacağımız 40 derece üstü sıcaklıklara göre bir tasarım yapılmasını fazla lüks buluyoruz. Bu günlerde biraz dikkat edelim. Gereksiz ışıkları söndürelim. Etrafta güneş pırıl pırıl, biz ışıklarımızı düğün evi gibi yakmaya devam ediyoruz. Bir de klima açıkken kapıları, pencereleri kapayalım. Gökyüzünü soğutamazsınız. Hem de paranız cebinizde kalır.
Hepinize serin, gölgeli günler dilerim.