Büyükşehir yasası tartışılırken birçok maddesine karşı çıkmıştık. Ama sonunda hükümetin dediği oldu,
kendi görüşlerine uygun bir yasayı önümüze koydular. 2014 yılında Muğla büyükşehir oldu. Yasaya
göre ilçe belediyelerinin çoğu yetkisi Muğla Büyükşehire devredildi. 2014-19 arası Osman Gürün ile
Behçet Saatcı arasındaki paylaşım kavgalarıyla günler geçip gitti. Sonunda paylaştılar ama bu sefer de
yeni seçimler geldi, Fethiye Belediyesi Osman Gürün’e yakınlığı ile bilinen Âlim Karaca’ya geçti.
2019’dan beri Fethiye’yi Âlim Bey yönetiyor, aslında o yönetiyor, Osman Abi’nin şube müdürü olarak
idare diyor. Kavga, gürültü, sürtüşme yok, günler akıp geçiyor.
Ya bir de sürtüşme olsaydı diye düşündüm. Aklıma birden cenaze işleri geldi. yasaya göre cenazeyi
kaldırmak ilçe belediyesine ait, ama gömmek büyükşehirin görevi. Dedi, ki, ilçe yöneticileri ile
büyükşehir yöneticilerinin arası bozulmuş. Bu ayrılık cenaze işlerine de yansımış. İlçe belediyesi
görevli aracı aldığı cenazeyi mezarlığın kapısına getirmiş. Mezarcı tutturmuş "ben sizin belediyenin
getirdiği cenazeyi gömmem diye. Al başına belayı. Vallahi cenaze ortada kalıp gider.
İktidar arada bir Büyükşehir Yasasının aksayan yerlerini değiştireceğim dediyse de şimdiye kadar
harekete geçmedi. Ancak önceki hafta sevindirici bir haber aldık, MHP lideri Devlet Bahçeli
Cumhuriyetin 100. yılına 100 il ile gireceğimiz müjdesini verdi. Derin bir oh çektik, artık Muğla’nın
vesayetinden kurtuluyor, kendi kendimiz idare edebilmek hakkını yeniden elde ediyorduk.
Fethiye’nin il olma lafı ilk olarak rahmetli Özal tarafından ortaya atılmıştı. O tarihlerde Fethiye gibi
ilçelerde devlet hizmetlerinin birçoğu verilemiyordu. İnsanlar ufak bir evrak imzalatmak için Muğla’ya
gitmek zorundaydı. Ama Fethiye il olunca tüm devlet hizmetleri gelecek bu da büyük bir kolaylık
sağlayacaktı. Bu nedenle il olma düşüncesi coşkuyla karşılandı. Özal’ın ömrü yetmedi, arkasından
rahmetli Demirel de aynı konuyu ortaya attı, Fethiye mutlaka il olacaktı. Sözler tutulmadı, il hayali
suya düştü.
O zaman da söyledik, şimdi yineliyoruz. Fethiye’nin il olması Fethiye’ye birşey kazandırmaz. Şu anda
hemen tüm devlet hizmetleri Fethiye’den görülebiliyor. İl olunca da bunlara fazla bir ek olmayacak.
Belki birkaç yüz memur kadrosu oluşturulacak. Devlet kapısında kuyruk bekleyen diplomalı işsizlerin
bir bölümü iş bulacak. Bunun yanı sıra küçük ilçelerden işlerini görmeğe gelen vatandaşlar günü birlik
bir hareketlilik sağlayacak, o kadar. Turizm artmaz, tarımda patlama olmaz, ama kiralar ve konut
fiyatları patlar. Oluşabilecek belki de % 1lik nüfus artışı mülk sahiplerine yeni zamlar yapmak için yeni
bir heyecan, yeni bir cesaret verir, o kadar.
Olaya bu açıdan bakınca pek heyecan verici gözükmüyor. Ancak bir de büyükşehirden kurtulma
sorunu var, esas kıyamet orada kopacak. Şimdiye kadar Muğla Fethiye’nin tüm gelirine el koydu.
Bunun en çarpıcı örneği su ücretleri. Fethiye’nin suyu hiçbir işlem yapılmadan yer çekimiyle
kaynağından geliyor. İlaçlandıktan sonra abonelere dağıtılıyor. Öte yandan Bodrum’un suyu
barajlardan ve kuyulardan geliyor. Zaten yetersiz olan su yaz aylarında nüfusun olağanüstü artması
nedeniyle iyice azalıyor. Şebekenin de kaçaklarla dolu olması nedeniyle sıkıntı iyice büyüyor. Buna
çözüm olarak da Büyükşehir su fiyatını her yıl katlayarak artırıyor. Ama Bodrum’daki su fiyatı
Fethiye’deki su fiyatı ile aynı. Bu demektir ki her su kullandığımızda cebimizden birkaç kuruş
Bodrumlulara aktarılmış oluyor. Neden?
İmar planları Fethiye ile Muğla arasında gidip geliyor. Bu ise hem zaman hem para kaybına neden
oluyor. Ören yerleri sahipliği sürekli tartışma konusu oluyor. Bu ve bunun gibi sıkıntılar Fethiye’nin
Muğla’dan bağımsızlığını kazanmasında önemli gerekçelerdir diye düşünüyorum.
Bir de akıllara gelen bir soru var. Eskiden Fethiye’nin il olması gündeme geldiğinde bütün sivil toplum
örgütleri, odalar, dernekler ayaklanır, hepsi desteklemek için kuyruğa girerdi. Şimdi bakıyoruz hiç
kimseden ses çıkmıyor. Neden? Yoksa birşeyler kaybetmekten mi korkuyorlar. Biliyoruz ki devlet
büyükşehir belediyelerine hizmet yapması için çok büyük fonlar aktarıyor. Bu fonlar hangi doğrultuda
kullanılıyor, hizmet hangi kesimlere yapılıyor. Bu fonların kullanımında terazinin ibresi nereye doğru
kayıyor? Bunların cevabı verilmeli.
İşin siyasi yönü de var. Fethiye’ye ve diğer il olacak ilçelere bağlanacak köyler, bunlara ek olarak
ilçeler arası yer değiştirmesi düşünülebilen bir kısım köyler hep birlikte ele alındığında o ilin siyasal
yapısını değiştirme sonucunu da doğurabilir. Örneğin Seydikemer, Kaş, Dirmil, Çameli, Ortaca,
Dalaman, Köyceğiz toplamında muhalefetin çıkarabileceği milletvekili sayısı düşer. Acaba bizim odalar
ve sivil toplum bundan mı çekiniyor. Bakalım, göreceğiz.