Aile hekimleri bu hafta grevde. Aslında buna grev demiyorlar, adını işi bırakma eylemi koymuşlar.
Çünkü grevi işçiler yapar, bunlar ise sözleşmeli çalışan personel. Yani bir çeşit özel teşebbüs.
İşçiler grev yaparsa bunun kuralları vardır. Taraflar buna uyarlar, anlaşabilene kadar da grev sürer.
Grev hakkı sınıflı toplumlarda işçilerin işverene karşı güçlü olmasını sağlayan bir haktır. Onların
işveren tarafından acımasızca sömürülmesinin önünde ufak da olsa bir engeldir. Aile hekimlerinin iş
bırakma eylemi ise farklı bir nitelik taşıyor. Bir kere karşılarında onları sömürmeye çalışan bir devlet
örgütü yok. Amaç birlikte vatandaşın sağlığını korumak. O halde adı ne olursa olsun işi bırakma
eylemini bir hak olarak görmüyoruz.
Kanımızca bu eylem terör örgütü taraftarı bir kadro tarafından yönetilen Türk Tabipler Birliğinin siyasi
ortamı germek ve vatandaşla devleti karşı karşıya getirmek için uyguladığı bir hareket. Hekimlerimizin
çoğunun işin bu yönünü göz önüne aldıklarını düşünmüyoruz. Onlara göre bu bir haftalık eylem bir
haftalık ücretli izin yerine geçiyor. Evlerinde kalıp sıcak sobalarının karşısında dinlenecekler. Ah, bir de
yazın olsaydı, tatile çıkar, izin haklarını yakmazlardı. Neyse buna da şükür.
Aile hekimliği örgütleri 29 Ekim tarihli Aile Hekimlerinin Sözleşme Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerini eleştirerek bir boykot başlattılar. Yeni yönetmelikte birçok
teşvik ve ceza oranları değiştirilmiş bulunuyor. Eski yönetmelikle karşılaştırma olanağı bulamadığım
için ayrıntıya girmiyorum. Şayet teşvik oranları düşürülmüş, ceza oranları artırılmış ise hekimlerin bu
durumu hoş karşılamayacakları beklenir. Ama bunun gerekçeleriyle birlikte devletle karşılıklı tartışılıp
bir orta yol bulunması gerekirdi diye düşünüyorum.
Biz burada iş bırakma eyleminin kamu oyuna sunuluş biçimi üzerinden bir eleştiri yapalım. Ekrana baş
örtülü, güzel mi güzel bir hekim çıkarmışlar. Belki de hekim değil ücretli manken. Neden örtülü bir
bayan diye merak ettim. Belli ki dindar kesim de bizden yana demek istiyorlar. Hep yaptıkları iş zaten.
Kadın anlatıyor; hastaların ilaç alma hakkı kısıtlanıyor diye. Aradım baktım; şöyle bir uygulama var.
Hekimlerin ilaç uygulamasına sınırlama getiriyor. Bu rakam belirli bir oranın altına düşerse de hekimin
maaşına ilave prim veriliyor. Hacettepe üniversitesi akılcı ilaç uygulaması kavramına açıklık getirmiş,
şöyle diyor Akılcı İlaç Kullanımı, kişilerin klinik bulgularına ve bireysel
özelliklerine göre; uygun ilacı, uygun süre ve dozda, en düşük fiyata
ve kolayca sağlayabilmeleri olarak tanımlanmaktadır.
Biliyoruz ki insanımız çok ilaç yazan hekimin iyi bir hekim olduğuna inanıyor. Adamın yanına varıp da
hiç ilaç yazmadan sizi geri yollarsa vay haline. Bu adam bir şeyden anlamıyor diye bağırıp çağırmaya
başlarsınız. İşin bir de ticari yönü var. İlaç şirketleri hekimlere yazdıkları ilaç oranına göre promosyon
veriyorlar. Bu teşvikler çoğunlukla gezi, seminer şeklinde oluyor. Bizim hekimler de iki yönlü baskı
altında kalıp kaleme kuvvet reçete yazıyorlar. Özellikle antibiyotikler ve ağrı kesiciler bunların başında
geliyor ki her ikisi de kontrollu ve sınırlı olarak kullanılması gereken ilaçlar bunlar.
Devlet doğru yapıyor, belki de hekimler maaşlarına prim ilavesi olacak diye leblebi gibi ilaç yazmayı
bırakırlar. Hem devlet boşuna masrafa girmez, hem de vatandaşın sağlığı korunur.
Devlet bir teşvik uygulaması daha getirmiş. Hastaların uzman hekimlere başvuru sayısı belirli bir
oranın altına düşerse aile hekimlerine ek prim var. Medyadaki abla yakınıyor hastaların uzman
hekimlere başvurusu engelleniyor diye. İşin doğrusu şu, sabah kalkınca biraz aksırıp tıksıran vatandaş
soluğu acilde, veya uzman hekimde alıyor. Halbuki onun adresi aile hekimi. Önce oraya gidecek,
hekim bakacak, sen üşütmüssün, istirahat et, bir sıcak çorba iç derse evine gidecek, yatacak. Yok bu iş
beni aşar, sende Allah saklasın akciğer kanseri şüphesi var, bu iş beni aşar derse koşa koşa uzmana
gidecek. Böylelikle hem uzman hekimlerin başındaki yoğunluk azalacak, hem işler kolaylaşacak. Şayet
aile hekimi hastasıyla yeterince ilgilenirse hastalar da doğru hastaneye koşmaz diye düşünülmüş.
Devlet bir ek kolaylık daha yapmış. Aile hekiminin baktığı hasta sayısı belirli bir ortalamanın üstüne
çıkarsa maaşına artı prim.
Bundan iyisi can sağlığı. Daha çok konular var ama biz bu iki noktayı sizlere sunduk. Allah herkese
sağlıklı, uzun ömür versin.