Önceki gün hızlı Ak Partili bir arkadaşla konuşuyorduk. Bana CHP'nin Muğla büyükşehirde kimi aday
göstereceğini sordu. Bilmediğimi söyledim. Birkaç isim saydı, acaba bunlardan hangisi olur dedi. CHP
Muğla adayını neden bu kadar merak ettiğini sordum. Bana şöyle cevap verdi . Bizim aday nasıl olsa
kazanamaz. Benim yaylada bir işim var. Büyük şehir belediyesinin sorumluluk alanına giriyor. Gidip
kendisinden rica edeceğim bana biraz kolaylık göstersin diye. İnşallah CHP iyi birisini aday gösterir de
biz çekinmeden kendisine başvurumuzu yaparız.
Bu konuşma Sayın Aydın Ayaydın Ak Parti Muğla Büyükşehir adayı ilan edilmeden yapılmıştı. Şimdi
arkadaş ne düşünür bilemem. Ancak görünen o ki çoğu Muğlalı seçmen, Muğla Ak Parti teşkilatında
aday olabilecek birisini bulamadılar mı ki, hem de Ak Partili olmayan bir Mardinliyi aday yaptılar diye
düşünmeye başladı bile. İddiaya göre Ayaydın Mardinli olduğu için Muğla'da yaşayan Kürt kökenli
seçmenler için bir tercih unsuru olurmuş. Olabilir, ama ya bu seçim Muğlada yaşayan Muğlalı
seçmenler için bir ters tercih unsuru olursa, o zaman ne olacak.
Şimdi insanlar konuşmaktan çekiniyor, bir süre sonra bütün partilerin ilçe belediye başkan adayları
açıklanacak. O zaman kimsede korku kalmayacak, kilitli çeneler açılacak. Bana sorarsanız, ben şimdi
de konuşurum, sonra da. Kimseden korkum yok. Bu yaştan sonra siyasette bir makama gelmek gibi
düşüncem yok. Kim benim için ne konuşursa konuşsun, kızmam da , darılmam da ,korkmam da.
İşin ekonomik yanı da bundan farksız. Emekliyim, çalıştığım bana ait bir iş yeri de yok. Bu yazıları da
ücretsiz, Allah rızası için yazıyorum. Belediyeye karşı sorumlu olduğum hiçbir konu yok. Sokağın
ortasına çöp dökmezsem, evimde son sesle müzik dinleyip gürültü yapmazsam belediyeciler ikide bir
gelip beni rahatsız edemez. Yok ruhsatının mühürü tam çıkmamış, yok dükkanının pencere camının
rengi koyu olmuş deyip bana ceza kesmek tehdidinde bulunamazlar.
Allaha çok şükür üzerime kayıtlı tapulu malım da yok. Bir de olsaydı diye düşünüyordum. Sabah
akşam belediyenin kapısında yalvar yakar. Şurası eksik, burası fazla diye rahat bırakmazlar adamı.
Komşular da bir başka dert olur, seni kıskanırlar. Evinin pencerelerini yağlı boya yapmaya kalksan
komşunun karısı bunu görüp kocasına konuşur ; Bak adam evini ne güzel boyuyor diye. Adamcağızın
parası yoktur, kendi evini boyayamaz. İş öyle bir yere varır ki adam gider seni ruhsatsız inşaat yapıyor
diye belediyeye şikayet eder. Çık işin içinden çıkabilirsen.
Ruhsat işi de bir başka sorun. Her şeyi ile yasal bir inşaat yapmaya kalksan mümkün değil yapamazsın.
Mutlaka sana bir zorluk çıkarırlar. Defterin arasına bir şeyler sıkıştırmadıktan sonra izin çıkmaz. Ya da
beklerler ki işi kaçak yapasın diye. O zaman defterin arasına sıkışacak paranın miktarı artar çünkü.
Benim otopark gibi bir sorunum yok. Taşıyacak bir yük olmadığı zaman Osman Abinin minibüsüne
biniyorum, nasıl olsa bedava. Arabamla aşağıya indiğim zaman da Debboy'a park ediyorum. Biraz
aşağı yürüyorum, o kadar. Hem spor oluyor. Başkaları gibi tuvalete giderken arabaya binip sonra da
oluşan yağları eritmek için Çalış sahilinde göbeğini hoplata hoplata koşanlardan değilim.
Körfezin dolması beni hiç ilgilendirmiyor. Denizde yüzdürecek bir kayığım bile yok. Onu turizmciler
düşünsün. Nostaljik Fethiyelilerden değilim, onlar gibi Biz çocukken limandan denize girerdik diye iç
çekmiyorum. Zaten bu saatten sonra ne yapsan körfez denize girecek kadar temizlenemez.
Yollar derseniz idare eder. Yeni gelen belediye hiç katkı yapmasa bile bozulup, kırılıncaya kadar yıllar
geçer. Sonrası Allah kerim.
Belediye ile olan tek ilişkim şehir şebeke suyu. O da mevcut, gayet düzenli akıyor. Belediye hiç
çalışmasa bile su bol, akıp gider. Gelip de benim evin borularını patlatacak değiller ya.
Ben rahatım, kalanını siyasiler düşünsün. Âlim Beyin işi tamam gibi. Fethiye bir daha onun gibi her
şeye evet diyen bir başkan bulamaz. Seçmen de onu seçer yine. Ama sonrası ne olur, bundan yirmi,
otuz yıl sonra pişman olur mu, bilemem. Ak Parti şoka girdi, toparlanmaya çalışıyor. Bir sürü aday
adayı tonla para harcadılar, hepsi boşa çıktı. Şimdi acaba MHP'li başkan hangimizi kadrosuna alır diye
kara kara düşünüyorlardır. Seçmenin dersen kafası karışık, Aydın Ayaydın kimmiş diye internete
koştular, adamı tanımaya çalışıyorlar. MHP'nin durumu ise pek farklı değil. Onlar da şaşkın, biz bu
yükün altından nasıl kalkarız, ortağımız Ak Partiyi kırmadan, küstürmeden nasıl bu işi çeviririz diye
düşünüyorlar. Başkanlık yapacak değerli siyasetçiler var orada, ama sorun bu kadar kısa sürede
ortalığı nasıl toparlayacakları üzerinde yoğunlaşıyor. Bir de Yeniden Refah var, dört nala arkadan
yetişmeye çalışıyorlar. İşin yoksa bir de onlarla uğraş şimdi.
Dedim ya siyasilerin işi zor, bana göre ise hava hoş.