Soğan diğer bir çok sebze gibi mevsimlik bir sebzedir. Kış ortasında, veya baharın başında dikilir,
Mayıs ayından ekim sonuna kadar ürün verir. Topraktan sökülen soğanlar temizlenerek bir süre
kurutulduktan sonra piyasaya verilir. Satılmayan soğanlar ise kuru soğan olarak çuvallara konulur.
Kuru, havadar, karanlık ve serin bir ortamda saklanır. İhtiyaç oldukça çıkarılıp pazara verilir.
Soğan ne kadar özenle saklanırsa saklansın kış sonuna doğru çeşitli etkilerle çürümeye başlar. Bir
kısmında ise soğan sinekleri yuva yapar. Çürümeyenler ise soğanın göbek kısmında bulunan ve cücük
denilen bölümden filizlenerek gövdenin dışına bir sap olarak çıkarlar. İstenirse bu çürümeyen ve
cücüklenen soğan yeniden dikilerek taze soğan üretilir.
Bütün bunlardan da anlaşıldığı üzere piyasada soğanın en kıt olduğu mevsim kış sonudur. Bu nedenle
fiyatlar arz talep kuralı uyarınca yükselir. Bu yıl soğan aşırı pahalandı, kilosu 25-30 lira arasında
değişiyor. Bu artışın önemli bir kısmı piyasa kuralı gereği oluyorsa da belki ufak bir bölümü de
esnafımızın bu yıl durduk yerde zam yapma tutkusundan ileri gelmektedir.
Zam olunca doğal olarak buna tepkiler gelişir. Halkın derdine tercüman olmak iddiasıyla ortaya çıkan
muhalefet soğandaki bu aşırı fiyat artışını Erdoğan hükümetinin beceriksizliğine bağlamaktadır. Biz
muhalefetin bu davranışına şaşırmıyoruz. Muhalefet seçim öncesi eline geçen tüm fırsatları doğru
veya yanlış olmasına bakmadan değerlendirmek isteyecektir.
Bize asıl garip gelen bir kısım iktidar yanlılarının sorunun özünü tartışmak yerine bir kısım
varsayımlardan hareket ederek iktidarı savunmak çabalarıdır. Onlara göre bazı soğan tüccarları
soğanın ucuzlamasını önlemek için depolarındaki soğanları çöpe dökerek suni kıtlık yaratmaktadır. Bu
insanlar mutlaka cezalandırılmalıdır. Halbuki bir ürünün en kıt, fiyatının bu nedenle yüksek olduğu
dönemde elinde malı olan bir tüccarın bu malı dökmesi kadar anlamsız bir şey olamaz. Bu tüccar
elindeki malı bozulmadan bir an önce yüksek fiyattan satmak isteyecektir. Medyada dolaşan bazı
fotoğraflar ise büyük bir olasılıkla çürüyüp bozulduğu için tüccarın elinden çıkarmak zorunda olduğu
soğanlara aittir.
Bir fotoğrafta ise tarlaya döküldüğü iddia edilen soğanların altında tahta ızgaralar görülmekte.
Anlaşılan bu tüccar soğanları toprağa dökmeğe kıyamamış, ızgaranın üzerine dökmüş. Bir başka
haberde ise yine bir tüccarın 1600 ton soğanı döktüğü söyleniyor. Bu kadar soğan 80 kamyonla
taşınır. Bu taşıma işlemini kimse görüp de arkadaş ne yapıyorsun diye sormamış mı. Hadi yaptı
diyelim soğanın kilosunun 30 lira olduğu bir dönemde ülkenin dört bir yanından vatandaşlar gelir
bedava soğan toplar. Neredeyse bu soğanlar bize de söyleseler ya.
Yanlış varsayımdan yanlış sonuçlar çıkarmaya başka bir örnek daha verelim. Okumaya meraklı, kendi
kendini yetiştirmiş bir arkadaşım geçtiğimiz gün Erdoğan'ın çocuklara açıktan para dağıtmasını
eleştiriyordu. Onun düşüncesine göre çocukların bu davranıştan kalbi kırılırmış. Bu işleri gizli
yapmalıymış. Hatta dini söylemlerle de görüşünü destekliyor "Alan el veren eli görmemeli" diyor.
Büyük insanlara böyle para dağıtsanız belki bir kısmının gururu kırılır, ama ufak çocuklar için böyle bir
sorun yoktur. Hatta gördüğüm kadarıyla çocuklar bana da bana da diyerek Tayyip Beyin peşinden
koşuyorlardı.
Bu arkadaşım söz konusu olaydan çıkarak iktidarı eleştirmeye çalışıyor. Ama var sayımı hatalı olduğu
için eleştiri amacına ulaşamıyor. Bu gibi yanlış bilgi ve dolayısıyla yanlış varsayımlar üzerine kurulan
siyasetleri daha çok muhalefet kesiminde görüyoruz. Biz bunun nedeni olarak bu kimselerin gerçek
yaşamdan uzak, sanal bir alemde yaşıyor olmalarını düşünüyoruz. Aynı şekilde bu ekibe ara sıra
danışmanlık yapan yabancıların da ellerindeki verileri aynı insanlardan aldığı düşünülürse yabancıların
neden yıllardır tüm siyasi girişimlerinde başarısızlığa uğradıklarını kolaylıkla anlayabiliyoruz.
Bizim önerimiz insanların siyasi ve ekonomik yorumlar yaparken içinde yaşadıkları ortamı doğru bir
şekilde gözlemleyip ona göre yorum yapmaları yönünde olacaktır. Aksi takdirde eylemde başarısızlık
kaçınılmazdır.