Seçimler yaklaşıyor ya, ortalıkta bir eleştiri fırtınası başladı. Herkes sazı eline almış rakip takım oyuncularına ver yansın ediyor. Birileri de çıkıp bunları alkışlıyor. Alkışı alan sesini bir perde daha yükseltiyor. Bu söyle sürüp gidiyor. Kimse demiyor ki ben şöyle şöyle eleştiriyorum, ama acaba o eleştirdiğim kişinin yerinde olsaydım nasıl davranırdım. Kimse karşısındakine "arkadaş şu işi şöyle yapma, böyle yap" demiyor. Belki söylesen, anlatsan adam seni dinleyecek.
Bu gibi eleştirileri daha çok temizlik konusunda görüyoruz. Şehirlerin temizliğinde göze çarpan en ufak bir eksiklik eleştiri ustalarının diline düşüyor. O şehrin yöneticilerinin çöpleri toplamadığını, ortalığın koktuğunu, sokaklarda farelerin cirit attığını bire bin katarak anlatıyorlar. Bu arada Avrupa şehirlerinin belirli köşelerinde çekilmiş nümunelik resimleri de ortaya sürüp "Bak oraları ne kadar temiz.Azizim bizim millet adam olmaz" diye devam ediyorlar. Hatta bir kısmı da bunu bahane edip işi İslam düşmanlığına kadar götürüyorlar.
Bizim insanımızın genelde şöyle hastalıklı bir yaklaşımı var. Hiçbir konuda sorumluluk almak istemiyorlar. Her işi devletten bekliyorlar. Hatta kendi görevleri olan bir kısım işleri de devletin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Ortalık karışınca da başlıyorlar ağlamaya. Bu tartışmaya siyasi muhterisler de balıklama dalınca işler kızışıyor.
Ada sokakta yürüyor. Cebindeki sigarası bitiyor, kutusunu yere atıyor. Bekliyor ki arkadan gelen temizlik işçisi bunu süpürsün. Utanmasa ben yolda gezerken arkamdan bir temizlik işçisi beni izlesin de yollar temiz kalsın diyecek. Sigara izmaritlerini saymıyorum bile. Önceki gün 22 metrelik yolda araba sürüyordum. Birden sağ tarafımdan şimşek hızıyla bir araba geçti, ardından tak diye bir ses. Dedim ki bizim sağ taraftaki ayna gitti. Sonra hatırladım, benim o tarafta ayna yoktu. Bir de baktım koltuğun üstünde bir elma koçanı. Adam elmayı yemiş, koçanı pencereden atmış, o da beni bulmuş.
Karayolları kenarları daha da berbat. Bira kutuları, çocuk bezleri, hatta inşaat atıkları, evsel çöpler, her şey var. Sonra da bizi yollar neden böyle pis, turist gelmiyor diye ağlarlar.
En çok şikayet ise bütün Türkiye'de olduğu gibi Fethiye'de de şehir içindeki evsel atıkların toplanmadığı konusunda geliyor. Sosyal medyada ağzına kadar dolup taşmış, kenarında da bir o kadar çöp bulunan çöp kazanlarının resimleri dolaşıyor. Sorduk, soruşturduk, kendimiz de yerinde inceledik, acaba evsel atıkların toplanmasında bir aksama var mı diye. Öğrenebildiğimiz kadarıyla birkaç olay dışında şimdiye kadar bir düzensizlik olmamış. O halde sıkıntı nerede diye araştırdık. Sonunda kabahatin çoğunun bizim vatandaşta olduğunu gördük.
Şöyle ki Belediye araçlarının çöp toplama saatleri belli. Araçlar en fazla yarım saat, bilemedin bir saat gecikmeyle saatinde yerinde oluyor. Özellikle toplu miktarda evsel atık üreten işletmelerin bu saatlere dikkat edip atıkları önceden çıkarmaları gerekiyor. Araç gelip gittikten sonra atıklar çıkarılırsa bunlar ertesi güne kadar kazanda bekliyor ve yer işgal ediyor. Üstüne yeni gelen atıklar da eklenince çöpler dışarıya taşıyor.
Çöp mahallerinde kalabalık yapan bir başka atık türü ise inşaat molozları ve tarımsal atıklar. Katı atık yönetmeliğine göre belediyeler inşaat molozlarını ve tarımsal atıkları bertaraf etmekle yükümlü değildir. Bu atıklar elde imkan varsa ücret karşılığı belediye araçlarıyla taşınıp moloz dökme yerlerine götürülebilir. Ama bizim vatandaş masraftan kaçınmak için bu molozları şeker veya un çuvallarına doldurup çöp kazanlarının yanına koyuyor. Sonra da belediye götürsün diye bekliyor. Ağaçlar, budanmış dal ve yapraklar kazanların çevresini kaplıyor. Evsel atıklara da sağa sola dökülmekten başka çare kalmıyor. Şurada bir öneri yapalım, tarımsal atıkların tamamı yeniden değerlendirilebilir. Fethiye'de var mı bilmiyorum ama domates sapları bir şekilde değerlendiriliyor. Hiç yapamıyorsak yaprakları süpürüp bahçemizin bir yerine gömelim. Dalları da kurutur, sobamızda yakarız.
Bir konuyu daha konuşup bitirelim. Ambalaj atıklarını, özellikle karton ve kasaları ayrı koyalım, kirlenip bozulmasınlar. Bu atıkları toplayan araçlar ise bazen gecikiyor, düzenli olmalarında yarar var. Hatta bireysel toplayıcılarla birlikte ortaklaşa çalışıp temizliğe katkıda bulunsalar daha doğru olacaktır kanısındayız.