Geçtiğimiz hafta Fethiye, Hisarönünde cereyan eden olaylar hepimizi üzdü. Önce neler olduğuna
kısaca bir göz atalım. O semtte bir bar çalışanı yakında yer alan bir taksi durağının çıkışına aracını park
etmek ister. Şöförler ise bu aracın durağa giriş çıkışlarını engelleyeceği gerekçesiyle başka bir yere
park edilmesini talep eder. Bar çalışanı buna şöförleri tehdit ederek cevap verir ve arada itişip
kakışmalar olur. Bu arada bardaki diğer çalışanlar da olay yerine gelir, kavga büyür. Bu arada olayı
izleyen esnaf toplanarak taksicilerle birlikte söz konusu bara doğru yönelir. Bar çalışanları içeri sığınır.
Bu arada bir kısım vatandaş da Fethiye Fethiyelilerindir; sloganı atarak ufak bir yürüyüş yaparlar.
Jandarma gelir, olayları zor yatıştırır. Bu esnada birkaç el silah sesi de duyulur. Sonunda olaya
karışanlar göz altına alınır, söz konusu bar ise Fethiye Belediyesi tarafından mühürlenir.
Şimdi sorulması gereken şu soru var: Basit bir park yeri kavgası neden bu kadar büyüyor ve toplumsal
tepkiye neden oluyor. Bize göre bunun altında yatan neden bar sahibinin kimliği ve davranışları yanı
sıra dışarıdan gelip Fethiye'de çalışmaya başlayan bir kısım yabancıların dürüst bir şekilde çalışıp para
kazanmak yerine iş yeri ve çevresinde bir bölgesel egemenlik alanı yaratmak istemelerinden
kaynaklanıyor. Vatandaş da bun kabullenmeyince sürtüşmeler başlıyor.
Olayımızda da öğrendiğimiz kadarıyla bar sahibinin Kürt kökenli oluşunun yanı sıra müşterilerine
genellikle iyi bir esnaf gibi davranmadığı, çevresiyle de sürekli kavga halinde olduğu söylenilmekte.
Hal böyle olunca da olaylar başka boyuta taşınıyor.
Şunu açıkça belirtmekte yarar var; Fethiye artık Işık Taban Hanımın çocukluk anılarında anlattığı
Fethiye'den çok farklı. O küçük, güzel, huzurlu Fethiye'de herkes birbiriyle kardeş, akraba gibiymiş,
kavga gürültü olmazmış. Biz de o günlerin sonuna yetiştik. Ama artık devir değişti, turizmin
gelişmesiyle birlikte ilçemiz dışarıdan yoğun göç aldı. Bunların bir kısmı emekliler ise önemli bir
bölümü de çalışmak, iş kurmak için gelenler. Muğlanın nüfusunun yarısı başka illerden gelip
yerleşenlerden oluşuyor.
Bu durumda emniyete, belediyeye ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşüyor. Eskiden
herkes birbirini tanırdı, şimdi tanımaz oldu. İşte bu görevi emniyet yapacak, arayacak, tarayacak,
gelenlerin geçmişini araştıracak. Bu bilgileri de belediye ve sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşacak.
Adam geldiği yerde uslu durmuş mu, neden gelmiş, ne iş yapacak, bu konuda yeterli iş sahası var mı,
yoksa başkalarının işine çelme mi takacak. Özellikle esnaf odası ve ticaret odası bu araştırmalarda
görev alacak. Sonra iş belediyeye düşüyor, önüne gelene ruhsat vermeyecek. İçkili mekan işletecek
olanlara bu araştırmada öncelik tanınacak. Alkol, derken ot ve çeşitli uyuşturucular bu gibi yerlerde
kendine yol bulur. Bunlardan kazanılan büyük miktarda para bu işi yapanların bir güç odağı haline
gelmesine yardımcı olur. Bizimkilerin ;Fethiye, Fethiyelilerindir; diye slogan atmasının altında yatan
nedenlerden biri de budur. Çok para daima güç odağıdır. Ama kirli yollardan kazanılan para şer odağı
haline dönüşür. Bunun mutlaka önüne geçilmelidir. Bundan otuz yıl kadar önce ben de böyle
birilerinin tuzağına düşmekten zor kurtuldum. O sıralarda Çalış sahilinde ufak bir dükkan yeri
arıyordum. O semtte içkili bir mekan işleten bir vatandaş benimle yakınlık kurarak kiralık yeri
olduğunu söyledi. Gösterdiği yer ise çalış kumsalının bir bölümüydü. Biraz istekli davransam adam
bana Çalış kumsalını satacaktı. Gerçi birkaç kişi bu tuzağa düşmüş. Sonra öğrendim ki adam
uyuşturucudan içeri girmiş, iş yeri de kapanmış.
Öncelikle üzerinde durmamız gereken başka bir konu daha var. Bu gibi kavgalarda taraflardan biri
Kürt veya Suriye kökenli olunca iş ırkçı milliyetçiliğe kolaylıkla dönüşüyor. Örneğin söz konusu
kavgada bar işletmecisinin Kürt asıllı bir vatandaşımız olması tepkilerin olması gerekenden farklı bir
yere odaklanmasına neden oldu. Bazıları sanki Hisarönündeki bu ve benzeri asayiş olaylarının kaynağı
dışarıdan Fethiye'ye çalışmak için gelmiş Kürtlermiş gibi konuşmaya başladılar. Tabi pusuda bekleyen
bir kısım çevreler de hemen olayın üzerine atladılar. Olayla ilgisi olmayan Kürt vatandaşlarımızın
yanına yanaşarak ;Bak bu Fethiyeliler Kürtleri yaşatmayacak; demeye başladılar.
Dikkat edelim, özellikle bar, gazino, eğlence yeri gibi, mekan açacakları önceden araştırmadan ruhsat
vermeyelim. Sürekli bu yerleri denetleyelim. Yine de bir sıkıntı olursa işin siyasi olmadığını, asayiş
meselesi olduğunu bilerek tepkilerimizi ona gör yönlendirelim.