Maliye Bakanı esip gürlüyor Vatandaşı pahalılığa ezdirmeyeceğiz. Enflasyon önümüzdeki aylarda
hızla düşecek. Önce faizleri yükselteceğiz, çok kalkarsa indireceğiz. Vergilerde ayarlama yapacağız.
Ayarı çok kaçırırsak yeniden ayarlayacağız Muhalefet de ona klasik söylemlerle cevap veriyor :
Yandık, bittik, mahvolduk. İnsanlar aç. Bir lokma ekmeğe muhtaç. Diyanet İşleri Başkanı makam
aracını satsın. İşine Mobiletle gitsin. O zaman herşey düzelir".
Bu sırada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ortaya çıkıyor ve beklenmedik bir konuşma yapıyor. Bütün
dünyaya seslenen Fidan Böyle giderse üçüncü dünya savaşı çıkar. Ayağınızı denk alın" diye
konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Polis Akademisi mezuniyet töreninde bu karışık ortamda
Türkiyenin olması gereken yeri belirten bir açıklama yapıyor: Her ne kadar son
dönemde ülkemizde böyle bir ufaktan rahatsız olan kimi kendini bilmezler
türemişse de biz onlara kulak asmıyoruz. Üç kıta yedi iklimde hüküm sürmüş
bir cihan imparatorluğunun bakiyesi üzerine kurulan Türkiye gibi bir devleti,
ırkçı, lümpen faşizmin sığ sularına hapsetmeye kimsenin gücü yetmez.
Ülkemizin ekonomisine, turizmine, ticaretine ve kamu diplomasisine zarar
verme girişimlerine eyvallah etmeyeceğiz.
Hazreti Mevlananın pergel metaforunda çizdiği cihanşümul vizyonla
devletimizin bir ayağını Anadoluya sabitleyip diğeriyle tüm yeryüzünü
kucaklamaya devam edeceğiz. Ülkemizin gönül elçileri kadrosuna katılan
bugünkü mezunlarımızın da gayretleriyle inşallah hedeflerimize ulaşacağız.
Rabbim yolunuzu, bahtınızı açık etsin.
Geçmişe şöyle kısaca bir bakarsak bugün nerede olduğumuzu daha iyi görürüz.
Emperyalizmin tüm dünyayı ele geçirmeye çalıştığı 19. yüzyılın son yıllarında karşısındaki en
büyük engel büyük imparatorluklardı. İngiltereyi merkez edinmiş localar, cemiyetler ve finans
grupları karşılarında büyük ve güçlü devletler istemiyordu. Bunun için etnik milliyetçiliği
kışkırttılar imparatorluklarda birlik içinde yaşayan farklı unsurları birbirine düşürerek isyanlar
çıkarttılar. Bu imparatorlukların başında da Osmanlı Devleti ve Rus Çarlığı geliyordu.
Rusyada komünizmin gelişmesi için çok çalıştılar. Hatta komünist önder Leninin
ihtilali yönetebilmesi için trenle İsviçreden Petersburga gelmesini sağladılar.
Nasıl olsa biz bu komünist çapulcuların hakkından geliriz diye düşündüler
belki. Ama dedikleri olmadı, komünistler onların başına bela oldu. Burasını
geçelim.
Osmanlıyı ise parçalayıp paylaşmak başlıca amaçlarıydı. Bunun için Padişah
Abdülhamite karşı çeşitli komplolar kurdular. Hatta birbirine düşman grupları
aynı örgüt içinde birleştirdiler. Örneğin kanlı bir Ermeni milliyetçisi örgüt olan
Taşnakçılar ile daha sonra Ermenileri sürgüne gönderecek olan Talat Paşayı
İttihat ve Terakki Partisinin yapısı içinde birlikte tuttular. Bu arada Avrupada da
küçük küçük ırkçı, faşist devletlerin gelişmesine ön ayak oldular.
Sonunda I. Dünya Savaşı çıktı. Emperyalistler amacına ulaştı. Osmanlı
parçalandı. Afrika İngiltere ve Fransa arasında paylaşıldı. Arabistanda küçük
kukla devletler kuruldu. En önemlisi hilafet kaldırılarak Müslümanları birlikte
tutan en güçlü unsur yok edildi. Ama sorun çözülmedi, emperyalistlerin
besleyip büyüttüğü faşizm karşılarına Almanya ve İtalyayı çıkardı. Böylece II.
Dünya Savaşı çıktı.
Bu savaş bir tarafta ABD, diğer tarafta ise Sovyetler Birliğinin kesin zaferiyle
sonuçlandı. Dünya ikiye bölündü. Batı, ABD nin tek güç olduğu bir blok haline
geldi. Bu düzende gücün sahibi dolar, onun da sahibi ABD idi. ABD dolar ile
istediği gibi oynayarak, ona izafi bir değer vererek tüm ülkeleri kendine esir
etti. Devletler ancak onun istediği şekilde davranabiliyordu.
Gün geldi çattı. Artık devletler doların egemenliğine boyun eğmek istemiyor.
Çoğu devlet dolar ile iş yapmayı bıraktı. Brics denilen ve Rusya ile Çin in
başını çektiği ekonomik birliğe çoğu ülke üye olmak için başvurdu. Şimdi
ABD yi mekan tutmuş dolar babaları ölüm kalım savaşı veriyor. Dünya üretim
ve ticaretin başlıca ekonomik güç olduğu çok kutuplu, eskisinden daha sağlıklı
bir sisteme doğru yol alıyor. Bunu engellemeye çalışan ihtiyar emperyalistler
ise başta kuklaları İsrail olmak üzere sağa sola saldırıyorlar. Nükleer savaş
korkusundan işlerini vekalet savaşı ile yürütmeye çalışıyorlar.
İşte Hakan Fidanın söz konusu ettiği savaş bu. Vekalet savaşının her an biraz
daha genişleme tehlikesi mevcut. Emperyalistler ve içimizdeki yandaşları bir
taraftan da Türkiyeyi I.Dünya Savaşı sonra içine soktukları kalıba yeniden
sokmaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanımız da bu tehlikeye işaret ediyor ve
Türkiyenin artık bir dünya devleti olduğunu haykırıyor. Fotoğrafa iyi bakalım.