Yatağan, son yıllarda yerel siyasi dinamikler açısından oldukça hareketli bir seyir izlemektedir. Bu hareketliliğin temelinde eski belediye başkanı Mustafa Toksöz döneminde hayata geçirilen projelerin, yeni göreve gelen Mesut Günay ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) belediyesi tarafından sahiplenilmesi ve bu projelerin açılışlarının yapılması yatmaktadır. Toksöz’ün döneminde gerçekleştirilmiş olan birçok proje, yeni yönetim tarafından sanki kendileri tarafından gerçekleştirilmiş gibi tanıtılmakta ve resmi açılışlar yapılmaktadır. Bu durum ise Cumhur İttifakı ilçe başkanlarının sessiz kalmaları nedeniyle toplumda bir takım soru işaretlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
İlk olarak, bu durumun karışıklığa sebep olan yönlerinden biri, gerçekten de muhalefet partisi temsilcilerinin kendi projeleri olarak sahip çıktıkları bu hizmetlerin geçmişte başka bir yönetim tarafından gerçekleştirildiğinin kamuoyunda biliniyor olmasıdır. Cumhur İttifakı’nın ilçe başkanlarının bu duruma karşı suskun kalması, halkın aklında “Neden?” sorusunu oluşturmaktadır. Vatandaşlar, muhalefet partisi temsilcilerinin bu projelere sahip çıkma veya eleştirme noktasında daha aktif bir rol oynamalarını beklerken, yaşanan sessizlik ile karşılaşmanın hayal kırıklığına neden olduğu belirtilmektedir.
Bireylerin aklındaki bir diğer soru ise, muhalefet partisi temsilcileri neden bu durumu sorgulamadan kabul etmiştir? Burada ortaya çıkan muğlaklık, siyasetin işleyişine olan güveni zedelerken, halkın kendisini temsil edenlerin etkisizliğini sorgulamasına yol açıyor. İktidara gelen yeni yönetim, muhalefetsiz bir ortamda hareket etmenin getirdiği avantajlarla, kamuoyunun eleştirilerini bertaraf edebilmekte ve siyasi gücünü pekiştirmektedir. Bu durum, özellikle yerel anlamda hizmet alınabilirliğini ve halkın haklarını koruma noktasında ciddi sıkıntılara yol açacak bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Vatandaşların, muhalefeti temsil eden siyasilerin etkinlik gösterememesi durumunu eleştirirken, “Madem muhalefet yapıp vatandaşın sesi olamayacaksınız, neden o koltuklarda oturuyorsunuz?” şeklindeki açık sorgulamaları, cesur bir demokratik farkındalığın göstergesidir. Bu tür eleştiriler, toplumun bilinçli bireyler olarak mevcut siyasi yapıya karşı duyarlılığını ortaya koymakta, aynı zamanda seçilenlerin sorumluluklarını yerine getirmediklerine dair bir uyarı niteliğindedir. Ancak bu sorgulamaların cevap bulamaması, halkın mevcut yönetimle ilgili endişelerini derinleştirmekte ve gelecek için umutlarını azaltmaktadır.
Sonuç olarak, Yatağan’da yaşanan bu duruma dair çıkmaz, muhalefet partisi temsilcilerinin etkinliği ve sorumluluğunun yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Halk, kendisini temsil etmesini beklediği siyasetçilerin daha aktif, katılımcı ve eleştirel bir tavır sergilemesini arzulamaktadır. Eğer bu beklentilere yanıt verilmezse, ilerleyen dönemlerde vatandaşların hizmet alımı noktasında daha fazla sorun yaşayacağı aşikardır. Siyasi dengelerin sağlanması, gerçekten de toplumun sesi olabilen, halkın haklarını savunacak olan bir muhalefet anlayışıyla mümkündür. Dolayısıyla, Yatağan'daki siyasi arenada muhalefetin rolü, sadece bir gözetmen değil, aynı zamanda halkın menfaati doğrultusunda aktif bir katılımcı olarak var olmasını gerektirmektedir. Bu durum, demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi adına da hayati bir öneme sahiptir.