Türkiye’de yerel seçimler, demokrasinin temel taşlarından birini oluşturmaktadır. Seçimlerde seçilen belediye başkanları, yerel yönetimlerin hizmet sunumunda önemli bir rol üstlenirken, vatandaşların yaşam kalitelerini doğrudan etkileyen kararlar alırlar. Yatağan ilçesi de bu bağlamda, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde yaşanan değişimlerle tartışmalara açık bir örnek teşkil etmektedir. Özellikle, mevcut belediye başkanı Mesut Günay döneminde yaşanan hizmet eksiklikleri ve bu duruma dahil olan diğer siyasi aktörlerin tutumu, halk arasında hoşnutsuzluğa yol açmıştır.
Ak Parti'nin Yatağan’daki iktidarı, Mustafa Toksöz dönemindeki hizmet anlayışıyla özdeşleşmiştir. Toksöz’ün, belediye hizmetlerinde sağladığı iyileştirmeler, halk nazarındaki belediyecilik algısını olumlu yönde pekiştirmiştir. Ancak, yeni başkan Mesut Günay’ın görevdeki sıkıntıları ve hizmetlerin nitelikteki azalması, Yatağan halkı nezdinde bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Yıllardır beklenen hizmetlerin gerçekleştirilememesi ve yerel yönetimin halkın ihtiyaçlarına yeterince yanıt verememesi, muhalefetin sesini yükseltme gerekliliğini de beraberinde getirmektedir.
Yerel siyasetin doğası gereği, halkın temsilcilerinden beklentisi, her daim onların haklarını savunacak ve sorunlarını çözecek bir iradeye sahip olmalarıdır. Ancak, Cumhur İttifakı'nın ilçe başkanlarının, yaşanan bu olumsuzluklara ses çıkarmıyor olmaları, Yatağan halkı tarafından büyük bir hayal kırıklığı ile karşılanmaktadır. Üzerinden on ay geçmesine rağmen, muhalefetin etkin bir şekilde işlev görmemesi ve basında da yeterince yer almaması, halkın taleplerinin duyulmamasıyla sonuçlanmakta, bu durum vatandaşları çaresiz hissettirerek, çözüm arayışlarına itmektedir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rize il kongresindeki açıklamaları, devlet görevlilerinin halkla ilişkileri ve taleplere duyarlılık göstermeleri konusunda bir rehber niteliğindedir. Erdoğan’ın sözleri, liderlik vasfının sadece yönetici pozisyonlarıyla sınırlı olmadığını, halkla bütünleşen bir anlayış benimsemeyi de gerektirdiğini vurgulamaktadır. Ancak, Yatağan’da Cumhur İttifakı’nın ilçe başkanlarının bu sorumlulukları yerine getirememesi, halkın kafasında ciddi soru işaretleri oluşturmakta ve siyasi sistemin işleyişindeki güven erozyonuna zemin hazırlamaktadır.
Bunun yanında, Mesut Günay'a oy veren vatandaşların bile pişmanlıklarını dile getirmeleri, Yatağan’da yaşanan muhalefet sorununun boyutunu daha da derinleştirmektedir. Seçmenlerin, kendilerini temsil eden siyasilerin performansını gözlemlemesi ve bu doğrultuda memnuniyetsizliklerini ifade etmeleri, demokratik bir kültürün belirtisi olarak kabul edilse de, bu eleştirilerin nasıl bir muhalefet anlayışı yaratacağı önemli bir sorunun kapılarını aralamaktadır.
Yatağan halkının süregelen sessizliği ve muhalefetin etkisizliği, seçim döneminde halkın gösterdiği iradenin ne derece anlam bulduğunu sorgulatmaktadır. Disponibilite ve çözüm üretme yeteneği olmayan bir muhalefet, seçmenleri üzerinde bir tedirginlik yaratmakta, ayrıca siyasi katılımı da azaltmaktadır. Yatağan ilçesinde, muhalefet yapacak bir siyasetçi olup olmadığı, bir yanıyla da mevcut siyaset anlayışının ve vatandaşların beklentilerinin bir yansımasıdır.
Siyasi aktörlerin halkla ilişkilerindeki başarısı, ancak bu tür bir sorgulamanın üstesinden gelebilmeleriyle mümkündür. Halkın taleplerine duyarsız kalan siyasetçiler, yalnızca mevcut sistemin işleyişinde değil, aynı zamanda gelecekteki seçimlerde de ciddi sıkıntılarla karşılaşacaklardır. Bu durum, muhalefet odaklı bir söylemin ne denli gerekli olduğunu bir kez daha ortaya koyarken, Yatağan’ı daha iyi bir yer haline getirecek adımların atılması için sorumluluk duygusuyla hareket edilmesinin şart olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, Yatağan'da muhalefet yapacak bir siyasetçinin varlığı, sadece tekil bir figürle değil, toplumun bütün dinamikleriyle iç içe geçmiş bir mesele olarak gündemimizi uzun süre meşgul edecektir. Hem mevcut yönetimlerin hem de muhalefetin, halka olan yükümlülüklerini ne derece yerine getirebildikleri, gelecekteki siyasi denklem içerisinde belirleyici bir faktör olmaya devam edecektir.