Yüce Allah (c.c.) birçok şekil, renk ve dilde insanlar yaratmış ve onları Allah’ın katında eşit kılmıştır. Bunların bir diğerine üstünlüğü imanı, takvası ve salih amel derecesine göredir. Yüce Allah (c.c.) şu ayette buna dikkat çeker: ‘’Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat, 13)
Güzel ahlak, müslümanın sosyal ilişkilerinde fakiriyle zenginiyle, yüksek veya alt tabakasıyla, zencisiyle beyazıyla arabı ve arap olamayanıyla bütün insanlara eşit davranma erdemini öğreterek farkındalık oluşturur.
Müslüman Olmayanlara Ahlaklı Olmak
Yüce Allah (c.c.) bize, yaratıkların tümüne güzel ahlakla davranmamızı emreder. Zira adalet, iyilik, merhamet gibi sıfatlar, müslümanın kafir veya Müslüman herkesle iletişiminde olması gereken asil bir davranıştır. Güzel ahlaklı olmak, müslüman olamayanları bu yüce dine davet ederken de özenle yerine getirilmelidir.
Yüce Allah (c.c.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Allah, sizin ile din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayana iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever.” (Mumtehine, 8)
Ancak Allah (c.c.), bize kafirlerle dost olmamızı ve onlar hala şirk ve küfür üzereyken onlara sevgi beslememizi de yasaklamıştır. Nitekim şu ayet bu noktaya dikkat çekmektedir; “Allah yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.” (Hucurat, 9)
Güzel ahlak sadece insanlara özgü değildir
Hayvanlara karşı ahlaki sorumluluğumuz
Peygamberimiz (s.a.v.), bir kadının, bir kediden dolayı cehenneme girdiğini haber verirken, kadının kediyi hapsederek ne kendisinin onu beslediğini ne de serbest bırakarak etraftan bir şeyler yemesine fırsat verdiğini ve bunun sonucunda cehennem ateşini hak ettiğini söyler. Bunun karşılığında çok susayan bir köpeğe su vermesi sebebi ile de Allah’ın bir adamın günahlarını bağışladığını bildirerek şöyle demektedir: “Bir kadın, doyurmadığı, yerdeki börtü-böcekle karnını doyurması için salmayıp bağlayarak açlıktan ölümüne sebep olduğu kedisi yüzünden cehenneme girdi.” (Buhari, 3140; Müslim, 2619)
Başka bir hadiste de “Bir adam yolculuktayken susadı ve bulduğu bir kuyuya inip su içti. Çıktığında susuzluktan dilini çıkarıp soluyan bir köpek gördü. Adam: “Anlaşılan bu köpek de tıpkı benim gibi susuzluk çekmiş!” dedi ve hemen kuyuya inerek çarığı ile su çıkarıp köpeğe içirdi. Bunun üzerine Yüce Allah (c.c.), onu bağışladı. Sahabiler: “Ey Allah’ın Resûlü, hayvanlara yaptıklarımızdan dolayı bize sevap var mı? diye sorunca Resûlüllah (s.a.v.): “Her canlıya yapılan iyiliğin mutlaka bir sevabı vardır.” (Buhari, 5663; Müslim, 2244) buyurdu.
Her canlıya yapılan iyiliğin mutlaka bir sebebi vardır. (Müslim)
Çevreyi Korumada Ahlakın Önemi
İslam, bizden yeryüzünü yaşatıp geliştirmemizi istemiştir. Bunun anlamı yeryüzünde çalışmak, üretmek, yaşam kalitesini geliştirmek, yeryüzünde bulunan kaynakları kullanırken israf etmemek, doğal düzeni bozmamak ve böylelikle dünya medeniyetini yüceltmeye katkıda bulunmaktır. Bozgunculuk ve doğayı tahrip etmek, ister insana, ister hayvana, isterse de bitkilere yönelik olsun fark etmeksizin İslam’ın kabul etmediği ve Allah’ın öfkesine sebep olan bir durumdur. Çünkü Yüce Allah hayatın bütün alanlarına verilebilecek zararlara karşı insanları uyararak şöyle buyurmuştur: “Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 205).
Hz Peygamber (s.a.v.) yeryüzünün imarı ve hayırlı işlerin hangi durum ve şartta olursa olsun ertelenmemesinin gerekliliğini vurgularken bunu insanların anlayışına şu şekilde sunar; “Sizden biriniz kıyamet koparken bile, elinde bir fidan varda dikmeye gücü yetiyorsa, onu diksin.” (Sünen-i Ahmed, 12981)
Güzel ahlak hayatın bütün alanlarını kapsar
Aile
İslam bütün aile fertleri arasındaki ilişkilerde güzel ahlakın önemini vurgular. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) “Sizin en hayırlınız ailesine en hayırlı olanınızdır. Ben aileme karşı sizin en hayırlınızım” (Tirmizi, 3895) demiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) insanların en faziletlisi olmasına rağmen ev işlerini yapar, küçük ve büyük her konuda ailesine yardım ederdi. Hz. Aişe bu durumu şu şekilde açıklamıştır: “Peygamberimiz ev işlerinde hanımlarına yardım ederdi” (Buhari, 5048) Bu, onlara bu gibi işlerde destek olur ve ev işlerinde yaptıklarının aynısını yapardı anlamına gelir.
Ayrıca ailesi ile şakalaşır ve onlara latifeler yapardı. Eşi Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor; ‘Ben zayıf, ince belli, genç bir kızcağızken bir seferde Peygamberimizle birlikte yolculuğa çıktım. Peygamberimiz (s.a.v.) bir yerde sahabilere: “Siz ilerleyin” dedi. Onlar gidince ikimiz arkada yalnız başımıza kaldık. Bana: “Gel seninle yarışalım” dedi ve koşmaya başladık. Ben kendisini geçtim. Aradan birkaç yıl geçmişti. Yine onunla birlikte bir yolculukta iken bir yerde sahabilere:“Siz ilerleyin” dedi ve ikimiz yine yalnız kaldık. “Gel yarışalım” dedi. O zamanlar ben kilo almış ve önceki yarışı da unutmuştum. Koşmaya başladık. Fakat bu sefer o beni geçti. Gülümseyerek: “Bu sefer benim seni geçişim, o gün beni geçişine bedel olsun” (Ahmet, 26277)
Ticaret
İnsanoğlu mal edinme ve servet sahibi olma isteğini gerçekleştirmek için birçok yolu deneyerek bazen helal haram demeden, bazen de haddini aşarak hırslarının peşinden koşabilir. İslam bu gibi aşırı tutku ve hırsları, güzel ahlak kuralları ile dizginleyip disipline etmek için birçok kural ve prensipler koymuştur. Bu kurallardan bazıları şunlardır:
İslam, tartıda haksızlık yapılmasını ve haddin aşılmasını yasaklamış, bunu yapana da birçok ceza tehdidinde bulunmuştur. Bu konuda Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurur; “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!” (Mutaffifin, 1 – 3)
Hz. Peygamberin (s.a.v.) de buyurduğu gibi İslam, alışverişte esneklik ve hoşgörüye teşvik eder. Nitekim şu hadis bu konuya dikkat çekmektedir: “Allah, alış verişinde ve muamelesinde müsamaha (hoşgörü) gösteren kişiye merhamet etsin” buyurdu” (Buhari, 1970).
Sanayi ve Üretim
İslam, zanatkârlara bazı ölçüler ve ahlaki kurallar önermiştir:
Allah’ın Elçisi (a.s), hangi iş olursa olsun, müslümanın işini sağlam, düzgün ve güzelce yapmasını Allah’ın sevdiği bir davranış olarak bildirmiştir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), “Sizden biriniz bir iş yaptığında onu sağlam ve güzel yapsın” (Ebu Ya’la, 4386; Beyhaki, 5313) buyurmuştur.
İnsanlara verilen randevu ve vade tarihlerine sadık kalmak; Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.), “Münafığın üç alameti vardır.’’ dedikten sonra bunlardan birisini “ söz verdiğinde sözünde durmaz.” (Buhari, 33) olarak zikretmiştir.
Her durumda güzel ahlaklı olmak
Ahlak konusunda İslam’da istisnalar yoktur. Müslüman Allah’ın dinini uygulamak, savaşlarda ve en zor şartlarda bile güzel ahlakı yerine getirmekle sorumludur. Hedefin, gayenin yüceliği yanlış yöntemleri haklı kılmaz ve onun yanlış ve fenalığını da gidermez.
Bundan dolayı İslam Müslümana, düşmanlık ve savaş anında bile davranışlarını kontrol etme emrini vermiştir. Ta ki durum öfke ve bağnazlık şekline dönüşüp, kendini beğenme, gaddarlık ve kin duygularını kamçılamasın.