"Karma İHL’lere veya sadece erkek çocukların öğrenim gördüğü İHL’lere tayt giyen öğretmenleri hangi mantıkla ve hangi gerekçeyle atar MEB?
İHL’lere yapılan zihniyeti bozuk, ideolojik / militan öğretmenlerin, müdürlerin veya yöneticilerin atanmasını şiddetle protesto ediyorum.
Bu ülkenin masum çocukları sahipsiz mi?"
Kıymetli Yusuf Kaplan Hocamız birkaç gün evvel attı bu twiti...
Elhamdülillah ben de bir İmam Hatip'liyim..
İmam Hatip Okulları bizim gözbebeğimiz deriz hep. Öyle de olmak zorunda.
Eğitim sisteminin düşürüldüğü duruma baktığımızda, yıllardan beri İmam Hatip düşmanlarının sanki emellerine ulaştığını düşünme noktasına geldik.
Ne acı değil mi?
İmam Hatip Okullarına olan ilgiyi bitirmek için neler yapılmadı geçmişte.
Bi hatırlayalım;
İmam Hatip Okulları, ilk önce, ihtiyacı karşılamak ve "Cumhuriyet Tipi" imam yetiştirmek için 1924 te kuruldu..
Akabinde "talep yetersizliği" denilerek kapatıldı.
1951 yılında ilk İmam Hatip Lisesi açıldı.
1974 yılında kapatılan bütün İHL okulları ile birlikte Ortaokul kısımları açıldı. Bu sayı o dönem 200 ü aştı.
Aynı dönemde kız öğrenciler de İHL ye alınmasına başlandı.
Milletizin İmam Hatip Liselerine olan teveccühü günden güne artınca, 28 Şubat darbecileri MGK bildirisi ile ilk defa 8 yıllık kesintisiz eğitim safsatasını ortaya attılar. Çok geçmeden darbecilerin bu emri yerine getirildi. Böylece ilk etapta İmam Hatip Okullarının orta kısımları kapanmış oldu.
Aynı dönemde İmam Hatip mezunlarının İlahiyat Fakültesi haricinde bir okula girmesini engellemek için KATSAYI REZALETİ başladı.
8 yıllık kesintisiz eğitim rezaletinin neticesinde Kur'an Kurslarının da kapısına fiilen kilit vurulmuş oldu.
Bu zulüm 2012 yılına kadar devam etti.
2012 de 8 yıllık kesintisiz eğitim rezaletine son verilerek 4+4+4 eğitim sistemine geçildi.
Bu geçiş ile birlikte İmam Hatip Okullarının orta kısımları tekrar açıldı.
2000 lerde 600 İmam Hatip Okulu vardı.
Bugün 5000 den fazla İmam Hatip Okulunda, 600 bine yakın evladımız öğrenim görmektedir.
Muazzam bir tablo.
Şükretmemek için hiçbir sebep elbette yok.
Hamd Olsun, bugün en azından İmam Hatip Okullarının kapatılma tehlikesi diye bir şey şimdilik söz konusu değil. Lakin Allah muhafaza, yarın bir iktidar değişikliğinde durumun ne olacağını kimse tahmin bile edemez herhalde.
Bugün Karma İmam Hatip Okulları, Anadolu İmam Hatip Okulları ve Proje İmam Hatip Okulları var.
Pırıl pırıl evlatlarımız.
Dünün tehlikesi bugün yok.
Bugün başka tehlike ile karşı karşıyayız...
İmam Hatip Okulları sıradan bir Okul değildir. Müfredatı dahil olmak üzere, öğretmenleri bile özel olmalıdır. Çünkü İmam Hatip aynı zamanda İslam nizamının öğretildiği bir okuldur. Ne demek bu? Açık ve net; İmam Hatip'ler imanlı ve inançlı nesillerin yetiştiği bir merkezdir.
Peki öyle mi?
Bugün için bunu söylemekten uzaktayız desek çok hata mı yapmış olurum bilmiyorum.
Lakin durum ve ahval bu cihette.
İmam Hatip Okulları'nda;
Arapça dersi var.
Siyer var.
Fıkıh var.
Akaid var.
Kur'an-ı Kerim var.
Kelam var.
Bu derslere İmam Hatip'te " Meslek Dersleri" denir.
Her biri İslam için için son derece mühim dersler. Öğrencilerin yetişmesi için her dersin ihtisas sahibi öğretmenler tarafından verilmesi son derece önemli.
Ayrıca İslam yaşayış ve kurallarının belki bir ders olarak olmasa da, saymış olduğum bu derslerin içeriklerinde belirtilen kurallara uygun olması da hayati önemde.
Bugün malesef İmam Hatip Okullarında meslek dersi öğretmeni açığı had safhaya ulaşmış vaziyette.
Yusuf Kaplan Hocamız'ın hususi olarak dikkat çektiği durum ise zaten içler acısı..
Düşünsenize; az evvel Kur'an Dersinde Nur Suresi 31 nci Ayeti işleyen öğrenci, zil çaldıktan sonra bu Ayete %100 aykırı bir öğretmenin dersine girecek.
Daha da vahimi; belki de az evvel Nur Suresi 31 nci Ayeti işlediği Kur'an Dersini, branş öğretmeni olmadığı için, ayete %100 muhalif bir öğretmenden almış da olabilir.
Sonra neden İHL'lerde deizm arttı diye dövünüyoruz değil mi?
O çocukları bu okullara yollayan aileleri düşünebiliyor muyuz? Dinini, imanını öğrensin, Namazını niyazını kılsın diye gönderdikleri çocuklar başka alemde..
Meslek dersleri öğretmen açığı bu kadar had safhada iken, bu okullara İmam Hatip Okulları demenin ne manası var ki?
Çocuklar son sınıfta bile bir camiye gidip bırakın Cuma namazı kaldırmayı, vakit namazı dahi kıldıracak halde değiller. Daha da vahimi; kamet getiremiyorlar.
Giyim-kuşam konusu zaten başlı başına fecaat. Taytla, mini etekle, strec pantolonla, her tarafı dövmeli bir öğretmen kime ne anlatabilir ki? Kim dinler ayrıca? Öğrenci kimi örnek alacak? Elbette önce öğretmenini. Öğretmen mi?
Yusuf Kaplan Hocamız'ın içinin ne kadar dolu olduğunu en iyi ben biliyorum. Bazı şeyleri değil, bir çok şeyi söylemediğini de. Bu isyanı ise, gelen tehlikeyi değil, varolan tehlikeyi izhardan mütevellit sadece. Zannetmeyin ki bir tarafı hedef almak mesele. Hayır. Asla. Hiç kimsenin, hele Yusuf Kaplan Hocamız'ın kimsenin giyimini, kuşamını hedef alması söz konusu olamaz. Burada mesele adı öğretim olan bir bakanlığın, verdiği eğitim ile zıtlaşma durumudur.
Samimiyetinden asla zerre kadar endişemiz olmayan Milli Eğitim Bakanımıza yalvarıyoruz; Muhterem Bakanımız İmam Hatip Okullarındaki uyum, duruş, durum lütfen bu okulların manevi şahsiyetine uygun hale gelsin. Bu çok zor değil. Yarın peşpeşe beş tane tamim yayınlasanız meselenin %50sini halletmiş olursunuz.
Hatta bu konuda pilot bölge olarak Bodrum İmam Hatip Lisesi'ni seçebilirsiniz. 650 ye yakın öğrencisi olan, Muğla'nın en büyük İmam Hatip Okulunda malesef meslek dersi öğretmeni açığı had safhada. Bodrum deyip geçmeyin Sayın Bakanım. İslam kural ve kaidelerinin bihakkın öğretildiği bir okuldan mezun olan evlatlarımız, aileleri inanın ahiret vebalinize şehadet edeceklerdir. Bizler de üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu buradan taahhüt ederiz.
İmam Hatip Okulları bizimdir. Kadim bir milletin bekası ve geleceği, bu ülkenin imanlı ellere teslimi noktasında en mühim köşe taşı olmalıdır.
Sayın Bakanımıza Arz Olunur.
#SöylerimGeçerim