Akademik açıdan analiz etmek çok mühim. Kıymetli Kardeşimiz Dr. Ramazan Ertel, geçenlerde Mabolla Tv programına katıldı. Konu; Gönüllü Kölelik. Ramazan Hoca'nın tespitleri o kadar hayatî ki. İnsan olarak nerede durduğumuzu, nerede durmamız gerektiğini, nasıl durulması gerektiğini ayan - beyan ortaya koyuyor. Yalnızlık psikolojisinin, güçsüzlük, güvensizlik korkularının insanı kendi benliğinden, belki bilmeden, belki de bile isteye nasıl vazgeçtiğini detaylıca anlatmış. İnsan, güçlü olabilmek için değil, güçlü görünmek adına, benlliğinden uzaklaşma durumu. Yok olmaktansa, bir gücün emrine girerek var olma durumu. Bildiğimiz tabiri ile ; köle ahlakı.! Ağır söz.. Yok olup, bir kenarda unutulmaktansa, hiç olmaktansa, köle olarak varolmayı tercih etmek..! Benliğini yitirme pahasına yapılan bir hareket bu. Varolmayı tek başına sağlanamadığından dolayı, kendine bir güç bulma hali. O gücün gölgesinde, emrinde bulunma durumu. Bir efendiye sahip olmak... Hiç olmaktansa, efendisinin gölgesinde, emrinde kölelik yaparak özgür olduğunu düşünmek... Emrinde olduğu güce yaranmak için, her türlü şirinliği, emri, görevi yaparak sevdirmek. İşe nerden başlar? Elbette fikirlerini değiştirmekten. Sonra giyim - kuşamı, sözleri, hareketleri, gittiği mekanlardan tutun da inandığı değerler bile teker teker yok olur değişir. Güce yaranmak için yapmayacağı şey yoktur.. Efendisi ne ise öyle olma çabası. Liberal ise liberal takılır. Seküler ise seküler. Mason ise mason... Fark etmez onun için.. Efendisine yaranmak adına, yani tâbî olduğu güce yaranmak için vicdansız bir köleye dönüşür... Efendinin uşağı olmak için var gücüyle çabalar. Bir otoriteye yaranmak suretiyle var olmaya çalışmaktır amacı. Yepyeni bir kimlik kazanma çabası.. Dr. Ramazan Ertel Hoca bu köleleri siyaseten üç kategoriye ayırıyor. Birinci Kategori ; Siyasi partilerin ana kademelerinde yer alırlar. Onların tek derdi yönetimde olmakla sınırlıdır. Burada olmaları cüzdanları ile doğru orantılıdır. Paralarının olması yeterli bir kriterdir. Söz sahibi olma gibi bir amaç zaten söz konusu değildir. Hiç olmaktansa, gölgesine sığındığı güç sayesinde yönetim kurulu üyesi titlesi onun için yeterlidir. Kendisini önemli addeder böylelikle. Hiçlik duygusundan, daha doğrusu korkusundan kurtulmuş olur. İkinci Kategori; Maddi durumları ana kademeye girmeye müsait olmayanlar. Paraları var ama ana kademe için uygun olmayanlar.. Bunlar da bir alt sekmentte, Kadın kolları, Gençlik kollarında yer alırlar. Bunlar için yine söz sahibi olmak önemli değildir. Yönetim Kurulu Üyesi olmaları yeterlidir. Hiçbir şekilde dava bilinci, aidiyet, şuur falan gerekmez. Asıl amaçları, başta dediğimiz gibi; hiç olmaktansa, bir güç sayesinde var olmak... Üçüncü Kategori; Parası, pulu olmayanlar.. Kendi irade ve gücünün farkında olmayanlar. Herhangi bir yönetime girememiş, herhangi bir görevi olmayanlar.. Bunlar kendilerini illa ki bir şekilde gösterme gereği hissederler. Yönetimde olmasa da, dikkat çekmeleri, varlıklarını göstermeleri gerektiğini düşünenler. Siyasi bir duyarlılık söz konusu değildir lakin dışarıda kalmaktansa, güçten yana olma psikolojisine sahip olanlar. Genelde kendi güç ve iradesinin farkında değillerdir. Herhangi bir kategori isteği zaten yoktur. Destekledikleri partiye, Parti içindeki güce bağlılıklarını bildirmeleri için her yerde, her programda, her törende olurlar. Sayın Partilimiz hitabı tatmin olmaları için yeterlidir. Her resim karesinde mutlaka hazırdırlar. Bir nevi figüranlık görevini yerine getirirler. Söz sahibi olmadan, vazgeçilemeyenler. Görüldüğünde yüzüne gülümsenenler. Girdikleri karelerin resimleri ile mutlu olanlar... Sosyal medya hesapları bu resimlerle doludur. Bir şekilde yakalamışlardır resim çekme anını. Hiç kaçırmazlar. Sanırsınız kırk yıllık dostlar. Birdenbire bitivermişlerdir oracıkta. Güya bu resimlerle statü sahibi olduklarını zanneder veya zannettirdiklerini zannederler. Fikir, siyaset, düşünce, parti hiçbir şekilde umurlarında değildir. Bu şekilde ve bir şekilde hiç olmaktan kurtulmak için, modern köleliği özgürlük zannederek kimlik edinme arzusudur amaçları... Kendisini koruyucusuna veya himayesine rıza gösterdiği efendisine kabul ettirmek, dikkatini çekmek, dolayısı ile kendini sevdirmek suretiyle önemli olduğunu hissetme, hissettirme duygusu. Kime, neye, ne için hizmet ettiklerinden bîhaberdirler. Tek sıkıntı ; kimlik sorunu... Evet. Siyasete sirayet eden malesef bu gönüllü kölelik hususu çürümeyi de beraberinde getirmektedir. Siyasetin bunu aşması mümkün mü derseniz malesef zor. Hiçbir şekilde fikren uyuşmayan kişilerin, varolma endişesine bir de maddi beklenti hakim olduğunda ise, mesele, daha da içinden çıkılamaz hale dönüşmektedir. Ben köleliğe razıyım meselesine bir de para varsa fikrin, ideolojinin ne önemi var şekline dönüşmesini de açıkça görüyoruz malesef. Kopkoyu bir sosyalist, sırf para uğruna, sokakta selam bile vermeyecek olanları göklere çıkarabiliyor. Ya da tam tersi... Dr Ramazan Ertel Bey'in nezih anlatımını mabolla tv de mutlaka izleyin derim.. Der;
#SöylerimGeçerim