Muğla'nın Yatağan ilçesinde Osman Hamdi Bey tarafından 132 yıl önce başlanan ve başkanlığını da bir Türk'ün yaptığı ilk arkeoloji kazısı olma özelliğini de taşıyan Lagina'daki çalışmaları, Prof. Dr. Bilal Söğüt devam ettiriyor.
3 bin yıllık Lagina Hekate Kutsal Alanı'nda yürütülen arkeoloji kazılarında, tanrıça Hekate adına yapılan en büyük kutsal alan ve tapınağın gün yüzüne çıkarılması için çalışma yürütülürken, antik dönemde meydana gelmiş büyük depremlerin yol açtığı tahribat da araştırılıyor.
Kazılarda pagan inanışına göre kutsal sayılan tanrıça Hekate adına yapılan en büyük kutsal alan ve tapınağın gün yüzüne çıkarılması için çalışma yürütülüyor.
Stratonikeia ve Lagina Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Bilal Söğüt, AA muhabirine, Lagina'nın bölgenin ve antik dönemin Hekate adına düzenlenmiş en büyük dini merkez olma özelliğini taşıdığını, Hekate adına yapılan en büyük tapınağın da burada yer aldığını söyledi.
Bu yıl ağırlıklı olarak antik dönemde törenler esnasında görevli ve ziyaretçilerin girdiği alanda kazı çalışması yaptıklarını anlatan Söğüt, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait kalıntıları gün yüzüne çıkardıklarını aktardı.
Tören kapısında bulunan ve kazılarda çıkarılan blokları 3D olarak birleştirdiklerini ifade eden Söğüt, yapıların önceki dönemlerde nasıl olduğunu da ziyaretçilerin birebir görme şansı bulduğunu dile getirdi.
Söğüt, kutsal alan ve çevresindeki yerleşimin antik dönemde yaşanan depremlerden etkilendiğini belirterek, "Roma döneminde milattan sonra 139 yılındaki depremin bölgede ciddi anlamda hasar verdiğini biliyoruz. Özellikle bu yıl Lagina’da yaptığımız çalışmalarda, milattan sonra 365 yılında bu bölgede 7 şiddetinden fazla bir depremin izlerini tespit ettik. Hem yatay hem de dikey birbirine bağlanmış devasa bloklardan oluşan yapının depremin büyüklüğüyle nasıl yıkıldığını kayıt altına alıyoruz." diye konuştu.
Dönemin yapılarının neredeyse hiç yakılmayacak şekilde sağlam inşa edilmiş olduğuna dikkati çeken Söğüt, bazı alanlarda depremin etkisiyle yapıların tamamen doğuya doğru kaydığını tespit ettiklerini kaydetti.
Söğüt, hazırladıkları TÜBİTAK ve AB projesiyle bölgede jeolog, arkeolog ve mimarlardan oluşan ekiple daha detaylı çalışma yürüteceklerini, depremin bölgeye nasıl zarar verdiğini, yapıların bulundukları yerden nasıl kaydığını net bir şekilde ortaya koyacaklarını söyledi.
Çalışmalar tamamlandığında antik dönemde bölgede yaşanmış depremlerin izlerinin sergilendiği bir alan oluşturmayı da planladıkları bilgisini paylaşan Söğüt, "Ziyaretçilerin kente geldiğinde tarihi devirler içerisinde yaşanan depremleri, depremlerin bölgeyi nasıl etkilediğini görmelerini istiyoruz." dedi.
Yapılan kazı ve restorasyon çalışmaları sayesinde kutsal alana gelen ziyaretçi sayısında son dönemde artış yaşandığına işaret eden Söğüt, şunları söyledi:"Özellikle AB ülkeleri ile Rusya'dan çok sayıda ziyaretçi geliyor. Ülkemize yurt dışından kruvaziyerlerle gelen özel ziyaretçiler de var. Otobüs ile turlar dışında, rehberler eşliğinde 2 ve 3'lü gruplar halinde gelen ziyaretçiler de bölgeyi tercih ediyor. Ziyaretçilerin tanrıça Hekate adına düzenlenmiş böyle bir kutsal alanı ve bir tapınağı başka yerde görme şansı yok. Bu nedenle son dönemde ziyaretçi sayımızda büyük artış var."
Prof. Dr. Söğüt, kazı çalışmalarının yıl sonuna kadar kesintisiz devam edeceğini dile getirdi.