Termik Santral Önünde 26 Muhtardan Ortak Açıklama
Milas Yeniköy Termik Sanatrali önünde 26 mahalle muhtarı,gündemdeki konulara ilişkin görüşlerini paylaştı. 26 muhtar adına basın açıklaması yapan Gürceğiz Mahalle Muhtarı Ersoy Yılmaz'ın açıklaması şu şekilde :
Bugün burada işçinin, emekçinin hakkını savunabilmek için elimizden gelen mücadeleyi burada başlatıyoruz.
Bizler Milas’a bağlı 26 köyün muhtarı olarak bizim dışımızda ilerleyen, asla fikrimizin sorulmadığı bir dönem yaşıyoruz. Yaşadığımız toprakları, köylerimizi, bahçelerimizi, zeytinliklerimizi bir kere görmemiş, herhangi bir köyümüzün kahvesinde oturup bir çayımızı içmemiş, bize ne yiyip içtiğimizi, ne istediğimizi sormamış insanlar bizim kaderimiz hakkında konuşuyor. “Ben gördüm” diyenlerin çoğu da güzelim sahillerimizde gezmeye gelmiştir, o kadar!
Şimdi bizi bilmeyen, tanımayan bu insanlar Yeniköy Kemerköy santralleri kapatılsın, kömür çıkarılmasın diyorlar! Acaba biliyorlar mı, burada bulunan 26 köyde yaşayanların önemli bir kısmı santral sayesinde geçimini sağlıyor, evine ekmek götürüyor, çocuklarını büyük şehirlere üniversiteye gönderebiliyor.
Santralde çalışan binlerce kişinin çok büyük bir bölümünü Milas halkı oluşturuyor. Yani Milaslı binlerce aile santralden geçimini sağlıyor. Liseyi bitiren, üniversiteyi bitiren çocuklarımız ilçelerine, köylerine dönüp burada çalışıyor. Santrallerden maaş alanlar alışverişlerini buradaki bakkaldan, kasaptan yapıyor, dolmuşa biniyor, hafta sonu şehre inip çocuklarını gezdiriyor.
Köylü kadınlarımız linyit sahasında yürütülen arkeolojik kazılarda çalışıyor. Hatta bu kadınlar arasında evinin tek başına geçimini sağlayanlar da var, ilk defa ev sahibi olanlar da, kızlarını aldıkları maaş sayesinde üniversiteye okumaya gönderenler de…
“Tarih yok ediliyor” diyenler dönüp bugüne kadar çıkarılan, koruma altına alınan eserlere baksın, bu sayede Ören’de bir arkeoloji parkı bile oluşturuldu. Doğayı ve ormanı savunduğunu söyleyen sözde çevreciler “zeytinliklerimiz, ormanlarımız” derken Çökertme, Mazı, Bozalan, Gürceğiz, Türkevleri’ndekibüyük orman yangınlarında bizler bölge halkı olarak mücadele ederken neredeydi?
Doğayla dost bir madenciliğin yapılabilirliğini anlatan gözle görülen rehabilitasyon sahalarımız ile kanıtlanmıştır. Ülkemiz ve bölgemiz için enerji üretimini ve sosyo-ekonomik açıdan stratejik önemde olan kazanımlarımızı kirli emellere terk etmeyeceğiz.
Tabii bazıları “siz köylüsünüz, toprağınızı işleyin” diyebilir. Bunu diyenlerin çiftçilik yapmadığını da biliyoruz. Çünkü 10-20-30 dönüm bahçeyle, 100-150 tane zeytin ağacından elde edilecek gelirle, bir ailenin bir yıl geçinmesi, çoluğuna çocuğuna bakması mümkün değil! İşte başka bölgelerde bu nedenle köylerden büyük şehirlere göç yaşanıyor. Ama bizim en azından ailemizden biri santralde çalışıyor, bir o kadarı da santrallerden emekli olmuş, emekli maaşıyla geçiniyor. Bir yandan tarımla da uğraşıyoruz, çünkü iddia edildiği gibi santrallerin etrafında topraklarımız ölmedi, su kaynaklarımız kurumadı, hala sebzemizi meyvemizi kendimiz yetiştiriyoruz. Zeytin bahçelerimiz var, hem kendi ihtiyacımızı karşılıyor hem de ev bütçesine ek gelir elde ediyoruz. Böylece göç etmek zorunda kalmıyoruz, doğduğumuz büyüdüğümüz topraklarda ailemizle hayatımızı sürdürüyoruz.
Kameraların karşısına geçip Milas köylüsü gibi görünmek için başlarına yemeni bağlayıp “tarih yok ediliyor, zeytinlikler yok ediliyor” diyenlere, buraya gelip ahkam kesen, bizi ekmeğimizden edeceklerini umursamayan bu insanlara; kendine çevreci diyenlere, onlarla birlikte hareket eden siyasilere sesleniyoruz!
Sizden istediğimiz buraya ve bizlere uzaktan, bilgisayar ve telefon ekranından bakıp bizler hakkında, hayatlarımız hakkında, topraklarımız hakkında karar vermeyin!
Bizler bu köylerin, bu ormanların, bu toprakların asıl sahipleri olarak bizim can damarımız olan, köylünün, vatandaşın bütçesine can katan santrallerin çalışmaya devam etmesini istiyoruz!
Bu santralleri kimin çalıştırdığı değil, bizim için önemli olan santrallerin çalışmaya devam etmesi ve istihdam sağlanmasıdır.
BU TOPRAKLAR, BU AĞAÇLAR BİZİM!
BU SANTRALLER BİZİM!
YETTİ GARİ!