19 Mayıs 1919’da başlayan Milli Mücadelenin, Büyük Zaferle noktalanmasını takiben, Büyük Önder Atatürk'ün, 29 Ekim 1923 tarihinde “Türk Milletinin tabiat ve geleneklerine en uygun idare, Cumhuriyet idaresidir.” diyerek ilan ettiği, atalarımızdan ulusumuza kalan en büyük miras ve vazgeçilmez bir ulusal değer olan Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü hep birlikte büyük bir coşku ve gururla kutluyoruz.
Cumhuriyet, her türlü zor şartlara rağmen, Türk Milletinin özünde var olan birlik ve beraberliğin, bağımsızlık ve hürriyet aşkının, muasır medeniyet seviyesine ulaşmış güçlü bir Türkiye kurma azim ve kararlılığının gurur verici bir eseridir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Cumhuriyetimizi kurarken verdikleri mücadelede sadece vatan toprağını değil, aynı zamanda insanlık onurunu, yükselen karanlık bir zihniyete karşı da müdafaa etmişlerdir. Türk Milleti sadece yaşamak için değil aynı zamanda yaşatmak için varlığını sürdüren bir millet olmuştur.
Bugün için görevimiz, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını, birliğini ve bütünlüğünü esas almak kaydıyla, küreselleşme sürecini doğru tanımlayıp konumumuzu iyi belirleyerek, ulusal çıkarlarımızı en üst düzeyde korumak, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına dayalı demokrasimizi daha ileri bir seviyeye taşımak, sosyal, kültürel ve ekonomik yönden bölgemizde ve dünyada gelişmiş ülkeler seviyesini aşmak olmalıdır.
Bu anlamda millet olarak, atalarımızdan aldığımız tarihi mirasın sorumluluğunu hisseden, bu günü kavrayan ve geleceğe ışık tutan ilme, irfana sahip gençler yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Gençlerimiz ile birlikte ülkemizin bölünmez bütünlüğünü korumak için her alanda mücadele etmeye devam etmeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere Cumhuriyetimizin kurulmasında emeği geçen bütün istiklâl kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 100.yılını kutluyorum.”
