Milas’a bağlı Kızılağaç Mahallesinde vatandaşlar, sağlıklı suya hasret durumda… Yetkililere seslenen vatandaşlar, sıkıntının giderilmesini talep ediyorlar… En son 2017 yılının Mart ayında yine gündeme gelen mahallenin su sorununun 2018 yılı içerisinde çözüme kavuşturulacağı da ifade edilmişti…
Büyükşehir Yasası sonrasında mahalleye dönüşen Kızılağaç Mahallesi’nin Muhtarı Muhsin Yiğit, “Seçimden seçime hatırlanıyoruz” sözleriyle sitem etti. Yiğit, “Yetkililerin ilgisini beklemekten artık çok sıkıldık ve yorulduk. Kanalizasyon yok, yol yok, su yok. Kullandığımız 35 liralık suya bir de 48 TL taşıma bedeli ödemek zorunda kaldık. CİMER’e kadar başvurduk ama sonuç alamadık. Sonunda köye satılık tabelası mı asalım?” diyerek duruma isyan etti.
Kızılağaç Mahallesi sakinleri mahallelerinde yol ve su olmadığını, yetkililerin de bu konuda duyarsız kaldığını ifade etti. Muğla’ya 99, Milas ve Didim’e 30 kilometre uzaklıkta olan mahallenin etrafı turizm alanlarıyla çevrili konumda. Bölgenin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kızılağaç’ta zeytincilik ön plana çıkarken, mahalle 3 bin yıllık anıt niteliğinde zeytin ağaçlarına sahip. Türkiye’nin en batısında yer alan Kızılağaç Mahallesi sakinleri ise dertlerine çözüm bulamamaktan şikayetçi.
“SATILIK TABELASI MI ASALIM?”
Mahalle Muhtarı Muhsin Yiğit ise birçok sıkıntıları olduğunu ifade ederek, “Resmi kurumlar duyarsız davranıyor. Seçimden seçime hatırlanıyoruz. Sorunumuzdan tüm ilgililerin ve yetkililerin bilgisi var. Sorunu çözeceklerini de söylediler ama ortada icraat yok. Yetkililerin ilgisini beklemekten artık çok sıkıldık ve yorulduk. Kanalizasyon yok, yol yok, su yok, bazı yollar açılmadığı için bazen odunlarımızı da sırtımızda taşımak zorunda kalıyoruz. Kullandığımız 35 liralık suya bir de 48 TL taşıma bedeli ödemek zorunda kaldık. CİMER’e kadar başvurduk ama sonuç alamadık. Sonunda köye satılık tabelası mı asalım? Yağmur duasına mı çıkalım? Deniz tarafındaki Alagün mevkiinde bir 200 hane daha var. Onlar bizden de perişan. Seçimden önce birkaç kamyon parke taşı getirdiler aradan 2 yıl geçti, halen bıraktıkları yerde duruyor. Seçimden seçime hatırlanıyoruz. Arazideki kot farkından biraz yüksekte evleri olanların hali daha da perişan. Elektrik direkleri ahşap ve kırık, dökük ve kimi yan yatmış. Sulama suyunu geçtik temel ihtiyacımız olan içme suyumuz da yok. Tuvaletlerde su yok. Şofbenlerimiz, çamaşır ve bulaşık makinelerimiz su yokluğu yüzünden çalışmıyor. İnsanlar malını mülkünü bıraktı, Kıyıkışlacık, Ovakışlacık ve Gürçamlar gibi değişik yerlere göç ettiler ve etmeye de devam ediyorlar” sözleriyle sitem etti.
“HİJYEN NE OLACAK?”
Muhtar Yiğit, salgın döneminde de sıkıntılar yaşadıklarını kaydederek, “Zor günler geçirdiğimiz şu pandemi sürecinde köy yerinde de olsa kurallara uymaya çalışıyoruz. Maskesiz dolaşmıyor, mesafeye dikkat ediyoruz. Yetkili ve etkili yönetenlerimize soruyoruz: Maske mesafe tamam da hijyen ne olacak? İçme ve kullanma suyunun olmadığı bir yerde hijyen nasıl sağlanacak? Madem sosyal devletiz, önce insan felsefesi ile hareket edilmeli, burada yaşayan insanlara sahip çıkılmalıdır” dedi
Mahallede imamlık yapan Eser Bayar ise, “Ben CİMER’e kadar başvurdum ama sonuç alamadım. Herkes sorunu birbirine havale ediyor. Su, yol, telefon ve elektrik sıkıntılarımız var. En önemli sorunumuz su. Düşünsenize köylülerimiz tarlada, bağda, bahçede çalışıyorlar. Dağda çalışıyor hayvancılık yapıyorlar ama yazın 42 dereceyi bulan havada 3-4 gün su gelmediği günler oluyor. Köye 3-4 gün su gelmeyince tuvaletlerde su akmaz, yıkanacak su bulunmayınca acı ama gerçek, abdest alacak suyu bulamazsınız” diye konuştu. Kızılağaç sakinleri de tüm yetkililere ve siyasilere seslenerek, “Çığlığımızı duyun, bizim isteğimiz çok basit; bir insan hakkı olarak sağlıklı içme ve kullanma suyuna kavuşmak istiyoruz” sözleriyle duruma tepki gösterdi.
HANE SAYISI HER GEÇEN GÜN AZALIYOR
2017 yılı içerisinde 75 hane ve 116 nüfusa sahip Kızılağaç Mahallesi’nin su sorunu nedeniyle her geçen gün hane ve nüfus sayısı açısından da küçüldüğünü belirten Muhtar Yiğit, “çocukluğumdan beri bölge olarak su sorunu yaşıyoruz. Eskiden yağmurlar yeteri kadar yağdığı için doğal kaynak suları yetiyordu. Maalesef son yıllarda artık yetmez oldu. Suyun olmadığı yerde hayat olmaz. Ne yazık ki mahalle sakinlerimiz de yavaş yavaş yakın mahallelere göç etmeye başladı. Büyük ve küçükbaş hayvanımız var. Tüm bu canlıların suyu tankerlerle bidonlarla taşınıyor. Mahallemizin 140 tonluk su deposu var. Tam doldurulduğu zaman ancak iki gün yetiyor. Bu nedenle mahalleye her gün iki üç tanker su getirilmesi gerekiyor” dedi.
Kışın yağan yağmurlarla susuzluk sorunlarının biraz azaldığını, özellikle yaz aylarında hem kendilerinin hem de baktıkları hayvanların eziyet çektiklerini ifade eden mahalle sakinleri ise, “çoluk çocuk her gün arabalarla, traktörlerle su taşıyoruz. Bir an önce su sorunumuzun çözülmesini bekliyoruz” dediler. (sesgazetesi.com.tr)